2011/01/18

Darren Bent Aston Villa'da!

Darren Bent, Nicolas Anelka gibi bir adam. Ayrılırken illa ki çok kazandırıyor. Bu seferki hepsinden daha çok, ve aynı zamanda Aston Villa kulüp tarihi için de bir rekor oldu. 18 milyon pound net teklif reddedildikten sonra buna bonuslar eklendi, İngiliz basınına göre 24 milyon pound'u bulan bir bedele ulaşıldı. Bunun hemen ardından haklı olarak değeri bu mudur diye soruldu. Elbet değil, Wenger gibi futbol akılları içinse böyle bir transfer yapmak muhtemelen deliliktir. Fakat Wenger farklı bir futbol yolunun göstergesi, Arsenal yabancı başkana ihtiyaç duymadan kendi yağında kavrulmaya çalışan bir kulüp. Villa ise Lerner'ın başarılı hamleleriyle kısa sürede üst sıraları hedefledi ve bu hamleyle net olarak gösterildi ki her şeye karşın, bu hedeften vazgeçmeye niyet yok.

1990'ın meşhur İrlanda Milli takımının ve bir zamanlar Sunderland'ın hedef santraforu Niall Quinn... Şimdinin Sunderland başkanı. Quinn, bir önceki başkan Bob Murray'nin hatasına düşmedi. Murray, vakti zamanında Kevin Phillips'e yapılan 16 milyon pound'luk teklifi reddetmiş, 2 sene sonra 3 milyona kadar düşen teklifi kabul etmek zorunda kalmıştı. Bent'in transfer geçmişine bakan biri için fiyatın bu kadar düşmesinin imkansız olduğunu söylemek zor değil; fakat bu maksimum fiyata, hem de formsuz olduğu ve takımın ona olan bağımlılığından kurtulduğu bir dönemde satmaları Sunderland açısından değerlendirildiğinde çok başarılı bir hamle. Fakat Bent bağımlılığı... Bu ne demektir, bunu açalım.

Steve Bruce takımın tepetaklak gittiği geçen sezon, sorunun 4-4-2 olduğunu söylüyordu. Kenwyne Jones, John Terry'nin favorisi olacak kadar hava toplarına hakim bir oyuncuydu, değerliydi fakat istikrarsızdı. Keza takımın başka gol opsiyonu da yoktu. Bent zaten kadroya ilk yazılan, dolayısıyla 4-4-2 allahın emri. Hayal kırıklığı demiştim. Bruce yine de buradan aykırı şeyler çıkarmaya çalıştı, Kieran Richardson'ın joker-başrol olduğu değişik şablonlar denedi. Reid'ın sol orta sahadaki yeri Bent'e çok goller attırdı. Fakat sezon sonu çok kötü bitti, önce ayaklanmacıların lideri Cana uzaklaştırıldı. Sonra Jones'un taliplisi belirdi, çok da iyi bir paraya sattılar. Kenwyne Jones Stoke City'de ilk geldiği dönem hemen hemen maç başına 1 gol ortalaması tutturduktan sonra 6 hafta gol atamadı, ondan sonra da 9 maçta 2 gol atabildi. Bruce'u haksız çıkarmadı. Bruce buradan gelen parayı, hani nasıl demeli, öküz gücünde arı çalışkanlığındaki Gyan'a harcadı. Üzerine Welbeck'i kiraladı. Böylece geçen sene yanlışlarını gördüğü takımı tekrar etmedi, kafasındakine uygun olanı oluşturdu. Takımın geçen seneden kalma bir huyu var: Büyük maçlarda büyük oynuyorlar. Misal, Arsenal maçlarıyla çok ünlendiler. Bahsolan maçta şapka çıkartacak, presli, vazgeçmeyen bir oyun oynamışlardı. Bu sezon, kadronun da uygun hale gelmesiyle bunu temel anlayış haline getirdiler. Peki tüm bu tabloda Bent'i nereye yerleştiriyoruz? Kazanmak zorunda olan bir takımın tek gol silahıydı geçen sene Bent. Sunderland'in gol opsiyonları sınırlıydı; keza golü atmaktan önce gol pozisyonu yaratmak gerekir. Sunderland'in sıkıntısı yaratmadaydı, verimli formüller hep Bent üzerinden gelişiyordu, gelişmek zorunda kalıyordu. Bent ise üzerine oynandığında, ve doğru şekilde oynandığında yanıltmayacak bir golcü, bunu defalarca gösterdi; fakat uluslararası düzeyde değil. Bu seneye gelelim. Sunderland'in yeni oyununda, çoklarına göre 4-4-2, bana göreyse kesin olarak asimetrik 4-5-1'de Bent hala çok değerli bir oyuncuydu. Yine bu bağımlılıklarından dolayı, rekor transfer Gyan uzun süre kenardan geldi. Sunderland'in sekizinci haftaya kadar attığı altı lig golünün beşi Bent'tendi. Darrem Bent'in değerliliği, bu sefer opsiyon eksikliğinden değil, gol atabilen bilhassa adam olmasından ötürü oldu. Yani birebir Bent'in kalitesi. Sonraları takım açıldı, daha bir kendini buldu ve Welbeck'in ikinci/uzak forvet rolünü mükemmel yerine getirmesiyle ikinci bir skorer çıktı. Bent sakatlandı, Gyan 11e yerleşti, golleri Bent'in yerine o attı. Sakatlıktan dönmesi uzun süre aldı; döndüğündeyse, onu oynatma zorunluluğu Bruce'u şablon değiştirmeye itti ve sonuç asimetrik 4-5-1 kadar başarılı olmadı. Bu süreç Bent'in son 10 maçta 2 gol atabilmesiyle son buldu ve Darren Bent, 24 milyon pound'a Aston Villa'ya transfer oldu. Sunderland Europa Cup'ı hedeflerken en önemli oyuncusunu satarak ne derece doğru yaptı denirse, öncelikle bu en önemli oyuncunun artık en değerli oyuncu olmaktan çıktığını hatırlatmak gerekir. İşte tam da bu geçişi sağladıkları zamanda, böyle büyük bir paraya sattıkları için her türlü övgüyü hak ediyorlar. Frazier Campbell'ın zaten olmadığı, Welbeck'in de sakatlandığı kısa vadede çok acil bir adet forvete ihtiyaçları var. Steve Bruce işini bilen bir hoca, bir forvet ve yine kiralık 1-2 oyuncu alacaktır. Bu takviyeler de muhtemelen Europa Cup için yeter. Sessegnon ve Muntari'nin kiralık olarak gelmesi konuşuluyor. Sunderland Bent bağımlılığından kurtulsa da gol yükünü forvet oyuncularının omuzlarından kurtarabilmiş değil. Henderson'ın 1, Bardsley ve Onouha'nın 1er golleri var, bunun dışındaki tüm golleri üç forvet oyuncusu paylaşmış (Bent-Gyan-Welbeck). Zenden, Malbranque gibilerinin esneklik sağlamalarının yanında skora da katkı yapmaları gerekiyor. Muntari'yi anlatmaya gerek yok, Sessegnon da aykırılığıyla Sunderland'de olmayan bir oyuncu tipi. Biraz tahmin edilemezliğe ihtiyaçları var. İki oyuncunun da olası transferi heyecan verici.

Esas forvetin Bent olacak olması, Aston Villa'da uzun top oyunundan temelli vazgeçilmek istendiğini gösteren hamlelerin son halkası.

Bu kısmın yazılması başka bir zamana...

18.01.2011

***