Premier Lig'de Ocak ayının oyuncusu Adam le Fondre seçildi. Tüm ay boyunca hiçbir maça ilk 11 başlamayan ve toplamda 85 dakika süre alan le Fondre, bu alanda rekorun sahibi oldu. FourFourTwo bir liste çıkarmış, en verimli ayın oyuncuları. Ayın menajeri ödülü de yine Reading'den Brian McDermott'a gitti. |
http://www.aksam.com.tr/spor/adanin-semih-senturku/haber-170563
Thomas Edison dehanın yüzde biri ilham, geri kalanı çalışma diyordu. Oranlardaki çarpışıklığı kendi deneyimlerine yoruyorum. Fakat Adam le Fondre'a sorarsanız, muhtemelen alacağınız cevap onaylayıcı bir kafa sallama olacak. İlham harikalar yaratabilir, bu kesin.
Thomas Edison dehanın yüzde biri ilham, geri kalanı çalışma diyordu. Oranlardaki çarpışıklığı kendi deneyimlerine yoruyorum. Fakat Adam le Fondre'a sorarsanız, muhtemelen alacağınız cevap onaylayıcı bir kafa sallama olacak. İlham harikalar yaratabilir, bu kesin.
Soyadından
tahmin edeceğiniz gibi Adam'ın kökenleri baba tarafından Fransa'ya dayanıyor.
Lakin futbol kariyerine etkisi böyle gereksiz bir ayrıntıdan ibaret değil.
Yüzde 99'luk kısmın olgunlaşmasında çok büyük pay Glen le Fondre'a ait. Glen,
oğlunun gol attığı, iyi oynadığı maçlardan sonra dahi can sıkıcı şekilde
eleştirmeyi eksik etmeyen bir baba olarak henüz yolun hemen başındayken haklı çıkmış.
Manchester United fanatiği bir babanın oğlu olarak büyüyen Alfie, 7 yaşındayken
United 9 yaş altı takımıyla antrenmanlara başlamış. İşlerin iyi gittiğini
düşünürken, 3 gol attığı maçın ertesinde 'tembel' bulunduğu için geri
çevrilince büyük bir hayal kırıklığı yaşamış. O zamandan sonra babasınının
homurdanmaları daha çok kamçılamış olmalı. “Yakalarımı kaldırıp sahada Cantona
gibi koşarken babam sürekli bağırıp çağırıyor, neleri yanlış yaptığımı
söylüyordu.” diye açıklıyor. Babası ve Cantona'yla beraber le Fondre'un
çocukluk kahramanım dediği diğer kişiyse, muhtemelen bugünlerde ona en çok
zikredileni: süper yedek Solskjær. Alfie'nin bu sene yaptıklarına bakılırsa,
United'ın Solskjær'in halefini bulmak için Meksika'ya bakmasına gerek
kalmayabilirmiş.
Adam le Fondre
attığı 10 golle Reading'in en golcü oyuncusu, üstelik bunu maçların yalnızca
üçte birine ilk 11'de başlayarak başarmış durumda. Daha da etkileyici olanıysa
gollerin geliş zamanları. Reading inanması güç bir Ocak ayını geride bırakırken
bu ayda oynadığı son üç maçın hepsinde geriden geldi ve ikisini kazandı. Seri,
2-0 geride götürdükleri WBA karşılaşmasını son 10 dakikada buldukları gollerle
3-2 kazanmalarıyla başladı. 88. dakikadaki kritik penaltı golü oyuna sonradan
giren le Fondre'dan geliyordu. Bir sonraki maçta, deplasmanda Newcastle'ı 2-1
mağlup ettiler. Bu sefer spotlar yalnız onun üzerindeydi. 70'te le Fondre
girene kadar 1-0 mağlup olan Reading, 7 dakika sonra onun attığı 2 golle öne
geçiyordu. En iyisiniyse en sona saklamış. Chelsea rahat götürdüğü bir maçı 2-0
kazanmak üzereyken le Fondre'un 87 ve 90+4'teki gollerine engel olamayıp ancak
bir puan alabiliyordu. Le Fondre bu 3 maçta toplam 68 dakika süre alarak 5
golün altına imzasını attı.
Daha önce hep
esas adam rolü üstlenmiş ve oyunu büyük bir tutkuyla oynayan biri olarak yeni
rolüne uyumu takdire şayan. Niçin böyle bir rol üstlenmesi gerektiğini
kavrayabilmiş olmasıysa bu durumdaki esas etken. Kendi ağzından dinleyelim.
“Oyuna sonradan
girmeye alışkın değilim, doğrusunu isterseniz ilk 11 başlamayı isterim. Ama şu
anda üstlenmem gereken rol bu. Ben sahada olduğumda golleri atıyor olmamız bir
gösterge ama bu hikayenin tamamını anlatmıyor. Çoğunlukla 4-5-1 oynuyoruz ve
ileride tek başıma oynayabilecek bir fiziğe sahip değilim. Dolayısıyla bu
dönemi iyi kullanmalıyım ve yeniden takıma döneceğim zamanı beklemeliyim.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder