Galatasaray'ın bu sezon gösterdiği
performansın hayal kırıklığı olduğu ve geleceğe yönelik çok
da umutlu çıkarımların yapılamadığı su götürmez bir gerçek.
Ama bu bataklıkta Roberto Mancini'ye biçilen rol biraz haksız.
Türk futbolunun ksenofobik yapısı ve Fatih Terim rejiminin son
dönemlerinde ortaya çıkan derin sorunlara yeterince işaret
edilememiş olması, bu durumun ortaya çıkmasındaki en önemli iki
etken gibi gözüküyor.
Bugün yapılan eleştirilerin çok
büyük kısmının doğrudan Mancini'ye değil, erozyona uğrayan
futbol şubesine yapılması gerekiyordu. Bu kış transfer dönemi
de dahil olmak üzere, son 3 transfer döneminin tamamında özensiz
ve ihaleyi teknik adama yıkan transfer politikalarının izlenmesi,
'kendi pozisyonunda oynatılamayan oyuncular ordusu' takımın ortaya
çıkmasındaki gerçek suçlu idi. Top rakibe geçtiğinde tüm
takımın topun arkasına geçmesini isteyen Mancini'ye mi, yoksa
oyuncuları alışık olmadığı yerlerde oynayan Mancini'ye mi
kızdığımızı çoğu zaman bilmiyoruz. Belki de böyle bir
ayırdın olduğunun dahi farkında değiliz.
Henüz Fatih Terim baştayken de rakibe
kolayca gol imkanı tanıyan ve maçları çevirmek için şekilden
şekile girmek zorunda kalan sezon başındaki takımı ne çabuk
unuttuk? Alışık olmadığı iç oyuncusu görevinde oynuyan Selçuk
İnan, geçen sezonun ikinci yarısından beri bu çıkmaza hapsolmuş
durumda. Sneijder'in solda kullanılması eleştiriliyorken, Terim
rejiminde merkezde oynayan Sneijder'in mi yoksa şu yapıdaki
Sneijder'in mi daha verimli olduğu niçin tartışmaya açılmıyor?
Terim'in, Semih'in partneri olarak Dany'i, Mancini'nin ise Hakan
Balta'yı tercih etmesi, takım kimyasının ne denli bozulduğundan
başka bir şey anlatmıyor aslında bizlere. Mancini, Balta
tercihini 'takımda topu en iyi oyuna sokan stoper' şeklinde
açıklarken, Dany de tüm beceriksizliklerine karşın önde oynayan
savunma değerli bir parça olabiliyor. Aslında iki futbolcunun
kalitesi de yeterli değil ve farklı futbol mantalitelerine sahip
iki hocanın farklı çözümleri olarak takımda yer bulmayı
başarıyorlar.
Mancini'ye dair hoşnutsuzluğun artışı
esas olarak ligin ikinci yarısına denk geliyor. Oldukça başarısız
geçen bir transfer dönemi; hocanın yerli oyuncu piyasasına
yabancılığı, yurt dışından istediği oyuncuların alınamaması
ve transfer komitesinin göz boyayan niteliksiz transfer
girişimleriyle felaket bir şekilde noktalandı ve daha kötüsü,
bir algı yanılması yarattı. Alınan oyuncular, Mancini'nin
takımdaki mevcut sorunları çözmesine yardımcı olacak özellikte
değillerdi ve yarardan ziyade Mancini'ye yeni bir eleştiri kanalı
işlevi gördüler. Bunların dışında bir diğer kırılma
noktası, Bruma ve Aydın Yılmaz'ın beklenmeyen sakatlıkları
oldu. Amrabat'ın da çoktan Malaga'ya kiralanmış olmasıyla,
Galatasaray'ın opsiyonları büyük ölçüde 4-3-3 formasyonu içine
sıkışmış kaldı ve bu yapının alan parselizasyonunda yarattığı
pek çok sıkıntıyla karşılaşıldı. İvedilikle stoper
transferi isteyen ve muhtemelen bu fikirle Dany'nin gidişine izin
veren Mancini'nin son günde Burdisso transferiyle karşılaşması,
bu transfer döneminin en iyi özeti olabilir. Hocanın yerli
pazarında daha iyi şekilde yönlendirilmesi ve yabancı
transferlerinin de kesinlikle daha düzgün planlanması gerekiyordu.
Mancini'nin arayışları, sanki bu
karışıklığın sonucu değil de esas nedeniymiş gibi sunuluyor.
Bu arada, Mancini'nin kötü bir iş yaptığı noktasında
birleşiyor, bu hocanın aurasını tartışmayı unutuyor ve takıma
katabileceği değerler üzerinden değerlendirmeyi göz ardı
ediyoruz. Esasında Fatih Terim'in Sneijder'le yakalayamadığı
paralellik ve Mancini'nin sol kanatta dahi olsa, daha iyi bir oyun
alanı yaratması üzerinden çok basit bir örneklemesini
sunabiliriz bunun. Adı geçen Terim, Lucescu gibi hocaların tüm bu
karışıklıklara karşın takıma şu ankinden daha çok puan
toplatacağına ve 'daha az krizdeymiş gibi' göstereceği
noktasında hemfikiriz. Lakin Mancini tam da bu noktada ayrılıyor.
Daha lüks, daha eğitimli bir futbol vaat ediyor ve bunun yolları
daha karışık. Eğer Mancini'nin iyi bir hoca olduğuna kendimizi
inandırabilir ve 'aksiliklere rağmen Mancini' şeklinde
bakabilirsek, Burak Yılmaz'ın daha iyi bir 'futbolcu' olmaya
başlaması gibi detaylar ilgimizi çekmeye başlayabilir.
Bir sonraki transfer döneminin hata
kaldırma lüksü yok. Ve Mancini'nin kendini biraz olsun
sevdirebilmesi için, bu transfer dönemine ihtiyacı var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder