Tick all the boxes! |
Gus Poyet'nin başa gelişiyle
toparlanma emareleri gösteren Sunderland, daha sonra bunu sonuca da
yansıtmayı başarmış ve hatta ocak ayının tamamında yalnızca
bir beraberlik alıp diğer tüm maçlarını kazanmıştı. Evet,
hâlâ ligin dibindeydiler ama eksik maçlarını tamamladıklarında,
orta sıralara tırmanmaları bekleniyordu. Sunderland, iyi futbol
oynamaya başlamıştı. Bir alt ligde Brighton'a oynattığı pas
futboluyla beğeni toplayan Poyet, 4-1-4-1 formasyonu içinde Ki
Sung-Yueng'i önemli bir 'kontrol' oyuncusuna, Adam Johnson'ı
hırpalayıcı bir kanada ve Fabio Borini'yi golcü bir
kanat-forvete dönüştürüyordu. Fakat ne olduysa, Manchester
City'e kaybettikleri Lig Kupası finalinden sonra olacaktı. Bir daha
kazanamadılar. 5-1 kaybettikleri Tottenham maçıyla mağlubiyet
serileri 4 maça uzarken, Poyet maç sonunda malumu ilam edecekti:
“Sıralama bazen yalan söylemez. Artık ligde kalmak için bir
'mucize'ye ihtiyacımız var!”
Sonraki hafta, Everton kalesine 20
küsür şut gönderdikleri maç bir kez daha hüsranla
sonuçlanacaktı. Poyet, artık işin içinden çıkamadığını
dile getiriyordu. “Bu kulüpte bir şeyler ters gidiyor ve bunun ne
olduğunu bir an önce bulmam gerekiyor. Her hafta, sorunun ne
olduğunu bulduğumu düşünüyorum; ama hayır, belli ki hâlâ
bulmayı başarmış değilim. Düşünüyorum da, Steve Bruce'un
ikinci yılı niçin tepetaklak gitmişti? Martin O'Neill'da, Di
Canio'da ters giden neydi? Şu anda ters giden ne?” Sunderland'in
son 12 aydaki üçüncü menajeriydi. Kulüp bir türlü düzlüğe
çıkamıyordu.
Mucize adam Wickham
Mucize çağrısına cevap, bundan 1
önceye kadar Leeds United'da kiralık oynayan Connor Wickham'dan
gelecekti. Hem de ne cevap! Premier Lig'de Nisan Ayının En İyi
Oyuncusu seçilen Wickham, 3 maça 5 gol sığdırırıyor ve
Sunderland, rakip ayırt etmeksizin her önüne geleni bozguna
uğratıyordu. Mannone'nin 88'de acemice yediği gol olmasa,
Manchester City de ellerinden kurtulamayacaktı. Jose Mourinho, (Chelsea) kariyerinde iç sahadaki ilk lig mağlubiyetini Sunderland'den tattı.
Cardiff City'i 4-0'la darmaduman ettiler. Ve son olarak, 1968'den bu
yana ilk kez, Old Trafford'dan 3 puanla döndüler.
Connor Wickham. |
Steve Bruce'un 3 sene önce 12 milyon
pound'a transfer ettiği Wickham, Sunderland kariyerinde yalnızca 1
gol atabilmiş ve bir türlü beklentileri karşılayamamış bir
futbolcuydu. Fakat 21 yaşına henüz basan bu genç için, Poyet'nin
başka planları vardı. Onu Leeds'ten geri çağırdığı vakit,
“Bir çözüm arayışındayız ve bu çözümün Wickham
olabileceğini düşünüyoruz.” diyecekti. “Bizi ayağa
kaldıracak, takıma yeni bir 'hava' getirecek birine ihtiyacımız
var. Eğer böyle bir 'etki' yapmayı başarabilirse, çok büyük
bir iş başarmış olacak.”
Kuşkusuz Poyet dahi bu kadarını
beklemiyordur.
Devir mucize devri değil!
Geçen sezonu 17. sırada bitiren
Sunderland, bu sene de bir şekilde, 'mucize'lerin yardımıyla,
ligde kalmayı başarmış gözüküyor. Peki ama Poyet'nin sorusuna
geri dönersek, kulüp niçin bir türlü yolunu bulamıyor? Diyelim
ki, Steve Bruce ezeli rakip Newcastle'ın taraftarı olduğu bilinen
bir hocaydı ve kendini kabul ettirmesi hiçbir zaman kolay
olmayacaktı. O hâlde, çocukluktan Sunderland taraftarı olduğu
bilinen O'Neill'a ne demeli? Açık ki, Poyet'in de işaret ettiği
üzere kulübün sorunları bunlardan daha derin.
Temelde yatan sorun, Sunderland'in
senelerdir stabil bir yönetim modeli kuramamış olmasından
kaynaklanıyor. Kulübü satın aldığı günden bu yana elini taşın
altına koymaktan çekinmeyen Amerikalı başkan Ellis Short da,
başarısız Bruce ve O'Neill denemelerinden sonra artık 'Kıta
Avrupalı' bir yönetim modeline geçilmesi gerektiği fikrini
paylaşıyor. Bu anlayışla başa getirilen Paolo Di Canio ve onla
paralel çalışan futbol direktörü Roberto de Fanti gerçekten
felaket seçimler olmuşlardı. Poyet'se böyle değil. Bu karmaşa
içinde devraldığı takımı çok geçmeden felsefesine uygun bir
yapıya dönüştürmesi ve en sonunda dipten çıkarması, onu bu
sezonun en önemli performans gösteren menajerleri arasına
yükseltiyor.
Manchester United maçından bir sekans (üzerine tıklayın). Sunderland, Gus Poyet'nin başa gelişiyle ne oynadığını bilen ve keyif veren bir takıma dönüştü. |
Önümüzdeki sezon, onu çok daha zor
bir görev bekleyecek. Artık 'sorunun ne olduğunu' tam olarak
anlayabilmesi ve doğru temeller üzerinde yükselen bir Sunderland
inşa etmesi gerekiyor. Kendinden önce gelenlerin hataları üzerinde
durmak, gerçekten de iyi bir başlangıç olabilir. Danny Welbeck,
Danny Rose gibi kiralık oyuncuların üzerinde yükselen ve bunların
ertesi sene geri dönmesiyle ciddi bir 'kimlik kaybı' yaşayan Bruce
rejimi örneğin... Borini ve Ki'yi kaybedecek Poyet'nin, bu soruna
doğru bir şekilde yaklaşabilmesi son derece önemli
olacak. Esasında buradan, Sunderland'in kadro yapısının önemli
bir dinamiğine de geçiş yapabilir. Oyuncuların büyük kısmı
kendini ispatlama gereği duymayan, orta-kalitedeki Premier Lig
oyuncularından oluşuyor, ve bunun değişmesi gerekiyor. Martin
O'Neill'ın acı deneyimlerinin hatırlattığı üzere, çok iyi bir
yarım sezon, iyi bir ikinci sezon planlayıcısı olacağınıza
garanti değil. Poyet ilk testi geçti ama asıl meydan okuması
bundan sonra başlayacak.
7 yorum:
Hocam sizce Larsson Poyet ve Sunderland için gelecek sezon ne kadar önemli ?
" kendini ispatlama gereği duymayan, orta-kalitedeki Premier Lig oyuncuları" tanımlamasına Larsson'da dahil mi ?
Yok, Larsson'u onlar arasında saymadım.
O'Shea, Wes Brown, Bardsley.. gibiler böyle. Larsson hiçbir zaman takımın en önemli oyuncuları arasında olmadı; skorer yönü de zayıftır örneğin, ama oyuna etki edebilen, değerli bir oyuncudur. Poyet'nin tarzına uyuyor, tutmak isteyeceklerini düşünüyorum; fakat yerine daha iyileri gelirse çok da ısrarcı olmayabilirler. Kısacası, önemli oyuncu ama vazgeçilmez değil.
Bunu Türkiye dedikoduları için soruyorsun sanırım. Çok yönlü, iş ahlakı iyi, teknik bir orta saha oyuncusu; bence bir şekilde katkı verir. Sadece beklentiyi düşük tutmak lazım, rol oyuncusu olarak mükemmel.
Peki Steven Fletcher ve Altidore gibi oyunculardan verim alınamamasını neye bağlıyorsunuz?
Fletcher sakat zaten? Çok iyi bitiricidir, bu flick-on oyunlarını da iyi yapıyor. Ama sürekli sakat, onun sorunu o.
Poyet fizikli, sırtı dönük oyun oynayabilen forvet istiyordu. Wickham'ı geri çağırırken de bu tip şeylerden bahsetmişti zaten. Altidore'un sorununu hakkaten bilmiyorum; sene başında Di Canio kaosunda kaybolup gitmişti adam, servis alamıyordu hiç, ama sonra Poyet gelip epeyce üzerinde durmuştu. Bir türlü gol atamadığından da psikolojik bir baskı oluştu; Wickham böyle bir çıkmazda çok değerli oldu keza.
Şöyle bir şey var eskilerden: http://www.goal.com/en-us/news/66/united-states/2014/02/04/4595353/gus-poyet-supports-jozy-altidore-as-sunderland-striker-seeks
Fletcher konusunda şu an için demiyorum. Sezonun ilk yarısında baya süre aldı fakat hep beklentinin altında kalmıştı.
Bir de bir sorum olacak size; Premier Ligi ne zamandan beri düzenli bir şekilde takip ediyorsunuz? Eskiye dairde sormak istediklerim var. :)
Blogun yazilmaya basladigi yil diyebiliriz ona. NTV yayinlarindan beri izliyorum, ama su anki kadar yakindan takip etmiyordum.
Yorum Gönder