2009/11/22

Downing döndü


Elindeki oyuncuların özelliklerine göre bir dizilim belirlersin ya da belirlediğin dizilime göre oyuncularını seçersin veya bu belirlediğin dizilime oyuncularını uydurmaya çalışırsın. Oyuncuların yapısına göre bu dizilim bir karakter, bi düzen oluşturur; x takımı ve y takımı, her ikisi de 4-4-2 diziliminde, sahaya üç hat şeklinde, dört kişiden bir hat geride, 4 kişi onların önünde ve iki de en önde şekilde çıkarlar ama sorunları farklıdır, en iyi yaptıkları farklıdır. Genelde takımların işte bu sorunları ve bunun tersi, güzellikleri incelenirken karşılaştırma yapılır, bir önceki yapıyla karşılaştırılır. Herhalde çoğu zaman böyledir, ben bu yöntemi izliyorum. Çünkü takımlar çoğu zaman kimlik değiştirmiyorlar, oyuncu değiştiriyorlar yalnızca ve giden oyuncunun yerine gelen oyuncu bir önceki düzenden bir şeyler götürüyor ve bir şeyler ekliyor, bu da olabilir, ama biz bi öncesine ve sonrasına bakarak işte şöyle iyi olmuş, şöyle kötü olmuş diye değerlendiriyoruz. Bu tarz bir karşılaştırmayı Sunderland için şu an yapamayız. Seneye olabilir belki, deriz ki, bu düzeni iyileştirmek için şu bölgeye şöyle bir oyuncu almak uygun olur. Sunderland daha öncekinin üstünü çizdi, yeni bir şeyler yaptı çünkü. Bu yeni bir şeyleri anlamak, neler gerektirip gerektirmediğini kestirmek biraz daha zaman alabilir. Hocanın aklında ne olduğunu çok az kestirebiliyorsak, z transferi kötü oldu demek de yanlış olur o zaman. Biraz zaman geçince hocanın aklındakileri, yani takımı, takım hocanın aklındakilerinin yansımasıdır, anlarız; daha sağlıklı yorum yapılabilir. Tuncay, Stoke City'e transfer olduğunda, Pulis acaba oyuncu karakterinde değişikliğe mi gidecek, bunun sonucu olarak da Stoke'un oyun yapısı biraz yontulacak mı acaba diye düşündük. Hocanın aklında böyle bir şey yokmuş, o zaman bilemedik, Pulis'i de pek iyi tanımıyoruz. Sir Alex'in transferleri için iyi veya kötü damgası yapıştırmak, yani kendimizce böyle bir değerlendirme yapmak ve başarılı olmaksa daha kolay, az-çok kestirebiliyoruz sonuçta.

Buradan Aston Villa'ya geldim. Yazın Barry ayrıldı; yerine Delph geldi ve Downing geldi. Barry'nin yokluğu yaratacılıkta, orta sahadan gol katkısında, orta saha direncinde sorunlara yol açtı. Bu üçünü de yapabilen ama niceliğinde farklılık olan Delph, Barry'nin yerine konsa ve başka değişiklik yapılmasa, çok iyi bir hamle olmazdı belki de, Delph şu an Barry seviyesinde katkı veremiyor keza. 4-3-3 dizilimindeyken en verimli haldeydik ama illa ki bir üst aranacaksa, NRC'den becerilerini geliştirmesini bekleyebilirdik, veya Sidwell'den yeni opsiyonlar istenebilirdi, mesela bu sene ceza sahasına kafa toplarına çıktığı oldu, böyle bir güzellik sunması beklenebilirdi. 4-4-2'ye geçilince ben sevinmiştim, daha verimli olacağını düşündüm, ama olmadı, takımın fizik-zihin gücü bir sezonu daha kaldıramadı, ama verimsizliğin nedeni sahaya dağılıştaki sorundu. Halen de öyle. Top rakipteyken birbirinden inanılmaz uzakta oynuyor takım. 8 kişi yürürken, pozisyon bilgisi konuştururken, 1-2 kişi de oraya buraya koşup gereksiz yoruluyordu. Benim kıstas alacağım geçen sezonun ikinci devresi olmaz, o Arsenalleri yendiğimiz dönem olur. Bu seneyle ilgili yazdıklarım malum. Elemanlar birbirine biraz yakın oynayacaksa 4-4-2 tercihimdir, tersi durumda 4-5-1 iyidir ama Young'a göre çok daha da iyi olabilir, peki acaba 4-2-3-1 nasıl olur? Ashley Young şükür ki geri döndü. West Ham maçında orta açayım derken sezonun en güzel golünü attı, ama bundan öncesi de var. 2-3 maçtır gayet beğeniyorum, dün maçı kesik kesik izledim, ama o arada yakaladığım bir iki hareketi var ki 4-2-3-1 konusunda heveslendirici oldu. Bu maçtan öncesine gidersek, Young taç çizgisinden uzaklaşmaya başladı, ortaya geliyor, top takibinden gol yapıyor, daha az saçma çalım deniyor vesaire. Tek forvet oynanacaksa Young'ın gezici olması çok çok önemli, yoksa Birmingham City maçındaki gibi Agbonlahor'a, Sidwell'e ortalar yapar dururuz, iş Milner'ın çabalarına kalır. Agbonlahor sabit forvet değil, onun boşalttığı alanlara, Milner'dan başka 1-2 oyuncunun daha girmesi gerek. Şimdi paragrafın başında yazdığım üç eksikliğimize dönüyorum: yaratacılık, orta sahadan gol katkısı, orta saha direncinde sorunlar. Eğer Young şu gidişatını sürdürürse, öndeki dörtlü çok goller atacaktır, gerçekten böyle olacaktır. Downing zaten joker oyuncu, her yerde oynar, Young'ın tekniği, Milner'ın atletikliğinin yanına yaratıcılık ekler, kafası çalışan oyuncudur. Şayet Downing ve Young, kendilerine alan yaratıldığında ve kendileri de kendilerini doğru şekilde kullandığında çok verimli olacak oyuncular, Milner da bunların biraz dengeleyecisi gibi, hücuma gereken katkıyı verir, orta sahaya da yardımcıdır, candır. Mesela dün Downing girdikten sonra Young daha sık ortaya geldi, 72. dakikada olması lazım, ayağının üstüyle çok güzel bi pas attı, orada bir oyuncu duvar oldu ve sanırım Agbonlahor da yaptığı koşu sonrası kaleciyle karşı karşıya kaldı. Gol olmadı fakat güzeldi, Aston Villa'nın ortadan yaptığı her hücum değerli benim için. Gabby'nin daha temiz gol vuruşlarına ve daha iyi bir tekniğe ihtiyacı var. Umarım bu konuda kendi kendini geliştirir, zira O'Neill'dan oyuncunun teknik-yaratıcı yönüne katkı yapmasını beklemiyorum. Ne yazık ki böyle. Sonuç olarak Gabby'nin arkasındaki bu üçlü toplamda 15 golü çok rahat bulacaklardır ve 4-2-3-1 de cepte güzel bir seçenektir. Hatta Heskey'nin gol atması da bunun kadar güzeldir.