2010/11/16

Downing'in sağ ayağı

Bir önceki yazıdan devam edelim.
Bir kere sağ ayağı kullanma becerisi sıfır. Sol, raket gibi, ve her şeyden biraz biraz yapabiliyor, ama hiçbirinden çok fazla değil. Çok hızlı değil veya güçlü, yardırıp giden kanat oyuncusu olamaz bu yüzden.
Bu haftaki performansı şu paragrafa tokat gibi oldu. Blackpool'a sağla atılan bir gol, 4 gün sonra Manchester United karşısında efsane bir performans, ve yine sağ ayakla kaçırılan pek çok gol pozisyonu. Downing iyiden iyiye Manchester City'e transfer olma kalibresinde oynamaya başladı. Yine aynı yazıda söylediğimi tekrar edebilirim, görev tanımlaması İngiliz 4-2-3-1'i 4-4-1-1'de ikinci forvettir bana göre, ki bu da, hücumda ikinci forvet, savunmada bir nevi üçüncü orta saha, akışkanlığı sağlayan bir element. Son yazılarda sürekli Premier Lig dinamiklerinden bahsediyorum. Orta ikilinin görevi tanımlamasından sonra başka yazıların gelmesi; mesela kanatların birinde doğrudan forvet oyuncu kullanımı (geçen sene Birmingham'ın başarısında sol orta saha McFadden, bu sene bir dönem Fletcher'ı yine aynı yerde kullanan Wolves) bunun dışında bir orta saha, bir kanat kullanımı (bu sene Newcastle'ın sıklıkla yaptığı, sağda Barton), veya iki ofansif orta sahanın kanatlarda kullanıldığı düzenler (geçen seneki Fulham) ileri okumalar/yazılar şeklinde gelebilir. Bunlar olmadan, takımların 4-4-2 şeklini çoğunlukla bozmadan (Blackpool gibi istisnaları bir tarafa koyuyoruz, Holloway başlı başına bir istisna), ya da bozamadan oynayamamasında, bu orta saha oyuncularının payı büyük. Başka bir etkenden, sistemden; oyuncuların birebir direkt oynamaya yönelik yetişmesinden bahsolunabilir, fakat sorun bana kalırsa daha çok orta sahalardan kaynaklanıyor. Oyunu bu kadar keyifli kılan, tempoyu yüksekte tutan da orta sahaların bu özellikleri, fakat şeklin değişmesini engelleyen de onlar. İngiltere'nin hâla şekil değiştirememesi, bunun devamında 4-4-2 ile gelen Dünya Kupası başarısızlığı, Barry'nin bu kadar değerli pozisyona gelişi yine aynı nedenlerden. Direkt oynamaktan vazgeçmeye çalışıp başarısız olan takımların kaybetme yolu da bu, iki Midlands ekibi, hatta iki Birmingham takımı, bu senenin Birmingham City'si ve zaman içinde (Houllier öncesi) sıradanlaşan Aston Villa buna örnek. İkinci senelerinde pek çok yatırım yapıp bir sonraki aşamaya geçmeyi istediler, bu, hani ikinci senesinde zorlanan takım klişesinden farklı, Zigic transferine rağmen Birmingham City farklı bir yoldan kazanmaya alışmayı istedi, Hleb'i aldı ama birtakım nedenlerle başarısız oldular ve kazanma geleneğini de kaybettiler. Eldeki orta sahalar Ferguson, Bowyer, Gardner. Bunlarla beraber Hleb'in kullanılması ne kadar verimli olabiliyor şu ana kadar, ortada. Gelişmeler var, Ferguson'ın bir adım geride kullanılması ve Birmingham'ın 4-1-3-2 şeklini alması, Sunderland'de Cattermole'un rolü, hatta ayak hızını kaybetmese bu rolü çok iyi benimsemiş olan Stiliyan Petrov... Michael Carrick ve bir sene içinde iyiden iyice orta saha olan Jack Wilshere geleceğin İngiltere Milli takımı için önemli oyuncular, her ne kadar Carrick'in yaşı geçiyor ve değer verilmeyeceği biliniyor olsa da. Bahsolan Carrick tipi derinde oynayabilecek oyuncular, box-to-box geleneğinden farklı yetişecekler, oyunun orta sahada kurulabilmesi, bu ve bunun gibi şeyler. Yoksa bakıldığında Carrick ve Scholes, iki çok iyi pasör, fakat ikisi de direk oyuncular, ve ligin dinamiklerine uymak zorunda olduklarından böyle olması da doğal. Hleb konusuna gelirsek, biraz daha ikinci forvet olmayı öğrenebilmesi ve daha çok çalışması gerek. Aynı şeyler Ireland için de söyleniyor, ve işte bunların kaynağı bu bahsolanlarda gizli. The Second City Derby'de Jerome'un forveti ikilemesi hemen sonuç vermişti, Hleb'in aldığı-verdiği, ama hani öyle gezindiği maç, Jerome'un gücüyle pozisyon ürettiler. Zigic-O'Connor'ın arkasında başladığı, 4-3-1-2ye benzer bir şeydeyse gayet iyi oynamıştı, ama rakip de Blackpool'du. Bu tip oyun kurucu-forvet arkası 'yumuşak' oyunculara yer bulmak zor olabiliyor Premiership'te, bu yeni değil, en pratik çözüm indir-vur taktiğiyle dünyaları atan Tottenham (Crouch-van der Vaart) ve Newcastle'a (Carroll-Nolan) uymak olabilir. Zamanla eğrisini doğrusunu bulacaktır McLeish, Fahey güzel oyuncudur deyip kapatıyorum burayı.


Resim 1: Oyun kurulumunda takımın şeklindeki değişiklik. Kırmızıyla gösterilenler defans oyuncuları, sarıyla da orta sahalar; görüldüğü üzere Albrighton ve özellikle Downing çok uzakta konumlanmış. Young iki orta sahanın arasına giriyor, ki burada da Collins Young'a atıyordu pası. Eskiye göre değişen bu, kanattaki değil göbekteki oyuncu geriye geliyor. Çift forvetle oynandığında bunlardan birinin bu kadar gerileri gelmesi mümkün olmuyordu, Young'ın oyun tarzı ve belki de teknik direktör seçimiyle kanatlar eskiye oranla daha az ilk oyun kurulumuna katılıyor. Geçen sene ilk önce Milner, sonra da Downing iç pozisyonlara gelip oyun kurardı; özellikle sağ kanat başladığı maçlarda Downing'in pas dağıtımı bilhassa etkileyici olurdu. Young şaşırtıcı şekilde çok iyi sırtı dönük top alıyor. Orta saha oyuncuları, ilk paragrafta bahsedilen sorundan muzdaripler denebilir, keza Hogg veya Bannan'dan biri iki stopere yaklaşıp rahatlık getirebilir. Aynı haftada Sunderland ve özellikle Birmingham çift forvetle çift stopere baskı yaparak rakipleri uzun topa yolladılar, her ne kadar bu pozisyonda uzun top görülmese de stoperleri sıkıştıran bir durum mevcut. Pozisyonun devamı maçın ilk net pozisyonuna dönüşüyor ama Berbatov kaçıracak. Aslında şu grafik 4-2-3-1'i andırmıyor mu? Bir sonrakine geçelim...


Resim 2: Soldaki şekil bu hafta oynanan maça ait, sağdakiyse geçen sene gelen, şu son 15 yıldaki ilk Manchester United galibiyetimizden. Birebir eşleşmesi açısından Villa Park'taki maçı almak daha uygun düşerdi, fakat o maçı 3 orta sahayla oynamıştık ve bu yüzden Downing'in pozisyon grafiğini karşılaştırmak doğru olmayacaktı. Old Trafford'da kazandığımız o maçtaysa Aston Villa 4-4-2si ile oynamıştık ve Downing eski görevindeydi. Sağ orta saha olarak başladığı maçta sağdan oyun kurdu. Aslında grafikte bir yanlışlık var, sağ bek olan Cuellar atak yönünün solunda, sol bekte sağda, yani incelerken sağı sol solu sağ gibi düşünmek gerek, ama iş Downing'e gelince bir fark olmayacak, çünkü direk ortada pozisyon almış. Downing'in sağ ayağı aslında bir anlamda 4-2-3-1 yolu. Bir alttaki paragrafta da anlatıldığı üzere takımın boyunu ayarlamada sorun çıkmamış oluyor böylece. Son bir grafik daha var...


Resim 3: Son 'Average Position' grafiği 2-1 kaybedilen Stoke City maçına ait. Bu maçta Downing sol çaprazdan bir gol atmıştı, fakat maçın genel seyrinde Albrighton'la kanat değiştirdiler. Ters kanatlardan içe kaçışlar elbette önemli, aksi takdirde hoca böyle bir şey yapmazdı bile, fakat bu tercihin de götürdükleri oluyor grafikte görüldüğü gibi. Downing'in sağ ayağının kattıkları diyerek noktalayabiliriz 3 resmi, her ne kadar şu sağ ayak hikayesine fazla abartmış olma olasılığım olsa da.


Ve şimdi Downing'in sağı...

Sağ ayak neden bu kadar önemliydi? Bundan önce Downing'in takım için önemi neydi, ve görevi, bunun cevabına bakalım. Downing, ikinci forvet şeklinde, her zaman doğru yere hareketlenen, bunu oyun zekasıyla başaran ve bunun yanında takımca biçilen görevi de biraz bu yönde olması gereken bir Aston Villa oyuncusu. Albrighton daha çok çizgide kalıyor. İki kanattan birinin daha çok çizgide kalırken birinin daha içte olması anlaşılır (takımın boyunu ayarlamak) ve pozisyondan pozisyona değişir bu. Örneğin bir pozisyonda Albrighton içe kat eder, diğerinde Downing. Bu konuda şüpheler vardı, Downing'in adam geçmesi konusunda, yükselen formuyla beraber sağ ayağına olduğu kadar adam geçme becerisine de çok daha fazla güveniyoruz, fakat halen Albrighton bu konuda daha iyi bir seçim. Dolayısıyla Albrighton'ın daha çok çizgide kalması haklı, ama bu sefer içe kat etme sorunu çıkıyordu. Bunu yine maç içinde değişimlerle yapıyordu takım, Albrighton sola Downing sağa geçiyordu. Bu da başka bir sorun yaratıyordu ki içe kat edişlerde başarılı olamazlarsa takımın boyu da kısaldığından ortaya yığılabiliyordu oyun. Downing'in sağını kullanmaya başlamasının getirisi de burada devreye girdi, teknik becerisizlik takımı kısıtlamamaya başladı ki soldayken de içeri kat edip sağına alıp şut çekebiliyor ve çok önemli bir artı ki gollerini de arttıracaktır hem kendisinin hem Albrighton'ın. Böyle iki verimli ve uyumlu kanat oyuncusunun varlığı, Aston Villa da yeni bir Ashley Young sendromu yaşanmasını da önlüyor. Nedir bu? Bir kanada çok yüklenmek ve oradaki oyuncunun veriminin sıfırlamak bir anlamda. Ashley Young yetenekli bir oyuncu, fakat verimli olmak için bu yeterli olmuyor bazen. Bana göre Cristiano Ronaldo da kanatta oldukça tahmin edilebilir bir oyuncudur, özellikle Real Madrid ilk günlerinde bu yönde gayet zorlanmıştı, sol kanatta oynayan Young da böyledir. Sağ ayaklı bir oyuncu olduğundan hasbelkader sağına alıcak, ve yapacağ şey de hep ama hep aynı. Bu çok büyük sorun olmuştu Villa için, ve Young'da da ciddi bir form düşüklüğü. Bundan da bahsetmiştim; Young'ın forvet arkasına geçişi gerek Aston Villa'nın hole'de oynayacak bir oyuncusu olabilmesi, gerekse de Ashley Young'ın zaman zaman kanatlara kaçtığında boş alan bulup verimli olabilmesininden çok önemliydi. Gerard Houllier'nin 'tembel' Ireland eleştirisi de burada gelmişti ki Ireland ileride çok fazla kalıyordu ve Young'ın sağladığı dinamiklik-yaratıcılığı sağlamaktan uzaktı. 4-4-1-1'e dönüşle beraber oyunun kurulmasındaki ufak değişiklik de yukarıda bahsediliyor. Young, Albrighton, Downing ve hatta Agbonlahor'la Aston Villa hala mükemmel bir kontra atak takımı. Peki tüm bunların arasında Pires hamlesini nasıl değerlendirmeli?

Öncelikle taraftarın çok da hoşuna gitmedi bu. Gençlerin önünü kapamasından korkuluyor veya bir nevi Staunton, Berger vakaları... Ben böyle olacağını sanmıyorum. İsterseniz Liverpool dönemini, Owen, Gerrard gibileri ele alabilirsiniz; benim için Aston Villa dönemi dahi kabul. Houllier'nin bu gençleri çöpe atacağını sanmıyorum, ki bu bazda da takımın kanatlardaki rotasyon sorunu göz önüne alınırsa, ne Albrighton'ı ne de Downing'i kesecek bir Pires'in takıma katkıları da elbet güzel olacaktır. Ashley Young'ı ikinci pozisyon olarak soldan öte sağ kanatta tercih ederim, Pires de Downing'le rotasyona uygun olabilir veya Young'ın pozisyonunda, forvet arkasında. Villareal'deki defansif orta saha rolü dahi olabilir şu aciliyette, ama uzun vadede devamı zor. Ben Robert Pires'i eğitim sürecinin bir parçası olarak görüyorum. Kinaye yapma kaygısı olmadan -İngilizce öğretmenliği yapmışlığı var- rahatça söylenebilir ki Houllier öncelikle bir öğretmendir. Bu takıma gelirkenki beklentilerimi şu aşamaya kadar gösterdikleriyle karşıladı ve Pires hamlesinin buna zıt bir yön izleyeceğine inanmıyorum. Gençlere öğretmeye devam edecektir, Martin O'Neill döneminin eksik görülen bilhassa yönü buydu ve Pires de bu yolda bir adım. Aston Villa'nin bu seneyi daha altta bitirmesi oldukça olası, fakat kısa süre sonra Martin O'Neill döneminde gösterdiklerinden de iyisini göstermeye hazır bir şekilde dönecek. Umutluyuz, yapılanma gerçekten çok iyi bir yol takip ediyor...

Video: Aston Villa 2-2 Manchester United (Match of the Day'den kesit-10:57 dk)