2012/09/27

9 karede baklava

*Maçtan örneklerle Villa'nın bu sezonki taktiksel özetini geçmek Southampton maçından sonra bir hevesle vuku bulmuştu, ama kafanın içi biraz boş olduğundan ancak şu an tamamlıyorum. Bu ara lafı uzatacak, iniş çıkışlar yapacak yaratıcılıkta değilim. Yaratıcılık derken de, gerek akıl yürütme gerek bunları aktarma açısından söylüyorum. Yine de çok emin olmamakla birlikte belli çözümlemeler yapmam gerekir diye düşünüyorum, çünkü Lambert geleli epey oluyor. İlk fikirlerin oluşması için, epey. Yazılma tarihine ait detay geçmemin sebebi de iki gün önce Lig Kupasında Manchester City'i elemiş olmamız; yani sonda söyleyeceğimi başta söylemek istiyorum: takım cahilce sarıldığı 'kazanmaya yönelik' safsatasını bıraktı, top oynuyor. 

Lambert için 'esnek' bir hoca diyordum, yalnız elbette bir ana fikir var. Norwich'in uzaktan okuduğum ama içli dışlı olmadığım özellikleri buraya da taşınmış durumda: berbat savunma, çift forvet ve bu forvetlerin arkasındaki yaratıcı oyuncu fikri.

Takımın tüm maçlarını 90 dakika izleyemesem de 3-1 kaybedilen Everton ve dünkü 4-1 Southampton maçlarının aynı karakterde olmadığını söyleyebilirim. Bu iki maç aynı zamanda oyun olarak en dipte olanlardı; ama Everton maçı hücuma çıkamama ve rakibin sabırlı oyunuyla şekillenirken, Southampton doğrudan uzun top oynama fikrinin patlamasından kaynaklandı. Esas olarak, sahanın belli alanlarında rakibe göre eksik oyuncuyla kalıyoruz ve bu ciddi açıklar yaratıyor. Everton maçında, Jagielka boşta kaldığını görüp sağ köşeye doğru sürüyor, gol sağdaki yığılmada geliyor; ondan önce de alamet-i farikaları sol kanattaki Fellaini, Pienaar, Baines, Jelavic paslaşmalarıyla kilidi açıyorlar. Southampton ise Lallana, Puncheon, Lambert, Ramires'in çabuk, sürekli değişen özellikleriyle orta sahadaki boşlukları çok iyi değerlendiriyor ve merkez darmadağın oluyor. Tüm bunlar, Aston Villa'nın alışılagelmişin dışında bir orta saha anlayışı olmasından kaynaklanıyor: Baklava diziliyoruz (Diamond, baklava, 4-1-2-1-2. Nasıl uygun görüyorsanız artık).

Lafı uzatmadan maça geçiyorum. Maviyle çizilenler orta saha, sarıyla olanlar savunma oyuncuları.

1

Maçın başında, herhangi bir Southampton hücumu bu. Orta sahanın ne kadar birbirine yakın ve kırılmaya müsait olduğuna dikkat. En aşağıdaki sol kanat Bannan, en geride baklavanın son adamı El Ahmadi ve karenin en solundaki maviyle çizili oyuncu da sağ kanat Holman. Southampton zaten pas oyununu oynayabilen bir takım ve çabuk paslarla topu oradan çıkarıp diğer kanattan hızlanabilirler. Yapının birinci riski burada: savunma rakip hücum oyuncularıyla doğrudan 4'e 4 kalabiliyor. Kolayca. Amaç, bunu olabildiğince zor hale getirmek. Bu yüzden,Villa ligin en çok kart gören takımı olarak 12 sarı, 1 kırmızı kartla başta yer alıyor. Bu kareden anlaşılacağı gibi, pozisyon almayla rakibi sıkıştırabilirsek, çılgınca saldırıyoruz ve topu kazandığımızda birbirine yakın oyuncuların akıcı paslaşmalarıyla öne gitmeye çalışıyoruz. Bu planla henüz bir golümüz yok, özellikle Newcastle maçında birkaç çok güzel örnek vardı fakat tam anlamıyla gol pozisyonuna dönüşmedi.

2

Şayet bundan otuz saniye sonra top kazanılıyor. Bence işin buradan sonraki aşamasında forvetlerin uyumsuzluğu ortaya çıkıyor. Uzunca zaman Bent'in partneri Weimann'dı ve yine tek sıra kalsalar da birinin geriye gelip duvar oluşları daha faydalı oluyordu. Sonra geleceğim, baklavanın çıkışının hücumda  akıcılığı sağlamakla alakalı olduğunu sanıyorum; özellikle de, hiçbir şey üretilemeyen klasik 4-4-2'li maçtan sonra uygulanmasıyla.

3

Top dışarı gittikten sonra, Southampton kale vuruşu kullanacak; takımın yerleşimi bu şekilde. Orta sahadaki bölünmeye dikkat. Klasik 4lü orta sahayla bir karşılaştırma yapmamız gerekirse, bu düzende oyuncuların birbirini koruma (cover) imkanı kısıtlı. Bir oyuncunun markaj görevinin diğer oyuncuya geçmesi, yani bir oyuncu pozisyonunu kaybettiğinde veya çalım yediğinde rakip oyuncunun önünü kapatabilmek ve başka alanda minimum boşluk vermek, oyuncuların birbirine yakın olmasıyla mümkün. Bu durum, orta saha tek sıra halinde dizildiğinde daha rahat sağlanabiliyor. 1) Saha enine 4 kişiyle kapatıldığı için daha iyi parselleniyor. 2) Hem kanatlarda hem merkezde bahsettiğim şekilde (markajcı, koruyucu) 2liler oluşabiliyor. Şimdi örneğin üçlü orta sahanın ortasındaki, aslında baklavanın en önündeki Ireland'ı geçebilmek çok zor değil. Bire ikilerle bunu başarmak, çok zor değil. Eğer Ireland'ı bu şekilde ekarte etmeyi engellemek için baklavanın kanatlarındaki oyunculardan biri öne hamle yapar ve başarısız olursa sahanın o kanadı ve aslında merkez bomboş kalıyor. Çünkü aktif kalan 2 orta saha oyuncusundan biri ters tarafta, diğerinin de tek başına hamle yapabilmesi mümkün değil. Bu durumda, 4lünün yerleşimi kadar yerleşime katılmayan forvetlerin de suçu var. Çok fazla ileride kalıyorlar. Tabi bu hocanın tercihi.

4

10 dakika kadar sonra, Southampton'ın daha çok topa sahip olmaya başlamasıyla orta sahanın dengesizleşmeye başladığı dakikalar. Bunda rakibin, bahsettiğim öne doğru akıcı oyunu kadar Villa'nın anlamsızca fazla uzun top denemesi de etkiliydi. Benteke'nin varlığı muhtemelen bunda en çok etkili olan faktör. Görüyorsunuz, kanatlar korkutucu derecede serbest, misal sol kanat oyuncusu Lallana'ya atılacak bir top onu birebir bırakacak. Bu birebir bırakmanın negatif yan etkisi, savunma oyuncusunun hareket alanını kısıtlaması. Çalımı yerse olacaklar bir yana, diğer alanları da kontrol etmek zorunda; birebir pozisyon aslında diğer oyuncuların rahatça pozisyon bulabilmesi anlamına geliyor. Takımın en iyi oynadığı Newcastle maçından çok daha fazla kare çekebilmek isterdim, karşılaştırma için, ancak elimde yalnızca aşağıdaki var. O da maç sırasından twitter'dan paylaştığım.

5

İşte burada baklavanın yerleşimi çok daha umut vericiydi, ve takımın muhtemelen en iyi maçıydı. Kazanılan Swansea maçını izlemediğim için bilemeyeceğim. Olması gerektiği gibi, kanatların geç hamle yapması gereken oyuncular kanatlar değil beklerdi. Özellikle Santon, sıklıkla ilk planda çok rahat top sürdü, fakat ceza sahasına yaklaştıkça Bannan ve Holman tek bir hat oluşturmaya başladılar ve takibe başladılar. O noktaya kadar, aynen burada görüldüğü gibi, uzaktan izliyorlar. Açıkçası, Ben Arfa'nın beraberlik golü Holman'ın baskı yapmamasıyla geldiği için yine bir falso vardı ama genel anlamda uygulama çok daha iyiydi. Bu yazıda bahsetmediğim bir trendi var takımın: stoperlerle top sürerek hücuma çıkmaya çalışıyoruz. WhoScored'un güvenilir istatistiklerine göre ligin maç başına en çok dribbling yapan 10. oyuncusu stoper Ron Vlaar. Böyle bir veri bekler için çok şaşırtıcı değil, ama bir stoper için, sıra dışı. Southampton maçı hariç, pas yapmaya çalışıyoruz fakat boş alanlar yaratmada ve aslında boş alanlara sahip olmada stoperler avantajlı oluyor.

6

Newcastle'dan önceki karenin devamı. Savunma belki ne yaptığını biliyor, fakat yapı dengeli değil.

7

 Geniş açılı gören üçüncü karede, iki kişi yakalanan orta sahanın dengesizliğinden bahsetmiştim, burada çok net olarak görülüyor. "Eğer Ireland'ı bu şekilde ekarte etmeyi engellemek için baklavanın kanatlarındaki oyunculardan biri öne hamle yapar ve başarısız olursa sahanın o kanadı ve aslında merkez bomboş kalıyor. Çünkü aktif kalan 2 orta saha oyuncusundan biri ters tarafta, diğerinin de tek başına hamle yapabilmesi mümkün değil." Böyle bir pozisyon kontra atak halinde normal olabilir, ama bu hemen hemen normal gelişen bir hücumdu.

                            Sonuç: Neden Baklava?



Sekizinci ve dokuzuncu kareler olarak olumlu örnekler seçtim. Ireland kendi yarı sahasına 'geç koşular' yapsa da çoğunlukla ön alandaki ilk presi başlatan kişi oluyor ve aslında gayet iyi çalışıyor. Üsttekinde topu az kalsın kazanacaktı ve çok önemli bir pozisyon olacaktı. Alttaysa bir diğer görevi var: kanallara sızıyor. Bunu sağlayan, Villa'nın tam anlamıyla kanat oyuncuları kullanmaması ve Ireland'ın ön alandaki serbestliği. Kanat ataklarında oralara gelen üçüncü oyuncu forvetlerden biri değil Ireland oluyor, paslarla çizgiye inilemezse çok iyi bir ortacı olan Bannan ceza sahasındaki iki forveti görüyor. 

Bu iki kare, Lambert'ın tercihini açıklamada bir ipucu olabilir. Villa hemen hemen tüm hazırlık dönemi boyunca 4-4-2 oynadı fakat bu öyle değişikti ki, merkezde Bannan ve El Ahmadi, sağ kanadında Ireland oynuyordu. İki forvet tercihinde, benim anladığım kadarıyla tek forvetin izolasyonunu önleme -hatta eski tip uyumlu ikili oyunlardan yararlanma, flick on gibi- ve genel anlamda nicel bir üstünlük sağlama düşüncesi vardı. Nicel üstünlük derken, açılacak ortalarda bir fazla oyuncu bulundurma gibi durumlardan bahsediyorum. Lambert tutucu biri değil, fakat her nasıl iki stoperden birinin koruma, birinin öne çıkma gibi uyumlar gösterebilmesi; verimli ikililer kurabilmesi durumu varsa, aynısı forvetler için de geçerli -bu biraz eski bir görüş de olsa- ve buna inanıyor. Orta saha ise sürekli kısa oynuyor, alan değiştiriyor, keyif veriyordu. Fakat rakipler MLS'dendi. Ve o vakitlerde yaptığım yorum, "Benim PESte oynadığım gibi oynuyoruz" olmuştu, yani tek pası anlamsızca abartıyor fakat kesin pozisyonlar üretmede güven vermiyorduk. Premier Lig'e gelince, özellikle Everton maçında hücuma çıkmadaki aksaklık ayyuka çıktı. Ligin zorluğundan dolayı kanatta Ireland gibi bir oyuncunun yerini rol oyuncusu Herd aldı, ve yine ligin zorluğundan, aynı mekaniklikte pas yapmak mümkün değildi. İki yenilgiyle biten iki maç sonunda görünen, takımın bir ölçüde pas yapabildiği, bununla beraber pozisyon üretmede yeterli fikre sahip olmadığıydı. Ardından bu düzen geldi. Sorunun Bent'in izole kalmasından ve orta sahaların yeterince melezleşememesinden olduğunu düşünmüş olmalı (Bent tek forvetti ve Ireland arkasında oynuyordu). Baklavaya geçişte, Ireland'ın daha önde, serbest rol almasının da belirleyici olduğunu düşünüyorum; oyuncunun gerçekten iyi olmasından dolayı gelen her hoca beğenisini dile getiriyor ve bir şekilde kullanmak istediğini söylüyor. 

Tüm bunlardan, Aston Villa'nın yeni sezondaki daimi oyun stratejisinin baklava olduğu çıkmasın. Henüz Manchester City maçında farklı bir şey oynandı. Belli fikirler ve anlatmaya çalıştığım ana fikirlerle pek çok değişiklik olacaktır, ben sadece bunlardan herhangi birini ve daha genel olarak, Lambert üzerine yazdığım ilk yazının devamını - haklı olarak, sahada görünenleri ele alarak- getirmeye çalıştım. Hocanın bir noktada kesin olarak Delph'e döneceğini düşünüyorum: Fabian Delph'in her topa ayak sokan, heyecanlı ama bir o kadar da olgunlaşmamış oyunu, Villa için önemli olabilir.