2010/12/01

Birmingham City 2-1 Aston Villa

Fazla zamanım yok, bu yazıyı çabuk yazmam gerekiyor. Maç esnasında notlar da aldım ve sanırım bu yüzden çok da zor olmayacak.

Öncelikle uzun bir süredir, ilk kez Birmingham City galibiyetiyle sonuçlanan bir The Second City Derby. Hatta uzun süredir ilk kez gol attılar, sanırım 3 maçtır atamıyorlardı. Ki bu da, iki takımın kısır taktiklerinin (kısır demekten öte tahmin edilebilir demek daha doğru) bir sonucuydu. Villa'da oyuncu tercihlerinden, yeni hocanın oyuna bakış açısından kaynaklanan bir değişim var. Bunun sonucu olarak gollerin geldiğini, veya galibiyetler alındığını söyleyemeyiz. İşin kötüsü, devam takdirinde Gianfranco Zola'nın West Ham macerasına benzeyecek. Böyle olmamasını ummakla beraber sanmıyorum da. Bu kadar kötü olmayacaktır, şu geçiş döneminde istenilen sonuçların alınamaması kabul edilebilir. Birmingham'sa benzer geçiş denemesini yaptı, fakat başarılı olamadı ve eski tip oyunu oynamaya devam ediyor. Bugünkü skoru belirleyen bunlardan çok maç içi faktörler oldu, Birmingham'ın iki golü de Villa'nın savunma hatalarından geldi.

Kötü savunma ve geç gelen goller. Aston Villa son zamanlarda sürekli bu ikisinden çekiyor, acil olarak çözüm bulunamazsa kazanamamanın yarattığı psikolojik çöküntü lig tablosundan öte oyuna da yansıyacaktır. Yine Zola-West Ham örneği verilebilir burada, ve güzel futbol karın doyurmuyora bağlanabilir.

45 dakikayı boşa geçiren Bannan

Yanlış bir tercih sonucu 45 dakikayı boşa geçirdi belki de Bannan, ve belki de bu 45 dakikada skor üretebilirdi Aston Villa. Sorun Bannan'ı sağ çizgiye hapsetmekti, bu kadar disiplinli olarak çizgide kalmasına bakılırsa bu bir teknik direktör tercihiydi. Zihnindekileri okumaya çalışırsak, takımın boyca daralmasının yarattığı sorunlardan onun da haberi var, ve böyle bir tercihte bulundu. Fakat bu hamlenin hiçbir yararı olmadı. Keza takım sürekli ama sürekli sol kanattan akın geliştirdi ve Bannan topu aldığında da karşısında hiçbir zaman bir Birminghamlı bulamadı, hep daha fazlaydılar. Bu şekilde Bannan'dan verim alamazsınız. Son haftalardaki 4-2-3-1 dizilişinin aksine 4-4-1-1 şeklinde bir dizilim vardı ve bunu orta saha tercihlerine bağlamak mümkün. Buradan da, yine önceki yazılarda geçen Premier Ligin box-to-box ortasahaları sorunu ve bununla beraber İngiliz 4-2-3-1i 4-4-1-1e ulaşılabilir. Orta ikili Hogg-Clark'ken bunların top dağıtmasını beklemek, oyunun merkezden kurulması mümkün değildi ve Downing sıklıkla sol bek pozisyona gelip orta bölgeden çapraz paslaşmalarla topu sol koridorun ilerisine taşıdı. Fakat Downing berbat bir maç çıkardı. Villa bu koridora Agbonlahor'u, Young'ı ve Downing'i soktu, maçın başında sıklıkla karavana toplar gönderdi. Birmingham 4-4-2 kullanıyordu, Jerome daha mobil bir rolde, iki forvetine uzun toplar gönderip atakları bu şekilde olgunlaştırıyordu. Jerome dediğim gibi daha dinamik bir rol oynuyor, bazen kanatlara kaçıyor, bazen Zigic'in indirdikleriyle ortadan geliyor, ve bununla beraber Fahey daha çok iç gibi, Larsson daha çok çizgide, ve iki ceza sahası arası gidip gelen orta sahalar. Klasik Birmingham. Bowyer ceza sahasında topu aldığında Dunne gereksiz bir hamle yaptı ve penaltı oldu. Birmingham'ın golü böyle geldi. Sonrası genel olarak Aston Villa'nın dominasyonuyla geçti. Buna dominasyon demek aslında oyun tercihiyle açıklanır. Keza Villa O'Neill dönemi taktikleriyle oynasa bu kadar topa sahip olamayacaktı, belki daha fazla pozisyon üretecekti, bunu bilemeyiz. Fakat bu dominasyonun rakibe hükmetmekten öte bir tercih olduğunu belirtmekte yarar var. Bu tercihten elbette ki rahatsız değilim. Keza Villa'nın golü Hogg'un araya attığı topla Agbonlahor'dan geldi. Hogg-Young ve Agbonlahor maçın Villa adına iyi olanlarıydı, özellikle Gabby'nin geri dönüşü ona ne kadar ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha gösteriyor. Benim Gabby'nin gelişiminde en önem verdiğim şey tekniği, bunu hep söylüyorum ve bu maçta her zamanki yararlarının yanında bu yönde de çok daha iyiydi. Öte yandan Hogg sert bir oyuncu, iyi bir ball-winner, ve silik bir görüntü vermekten uzak. Young'sa neden ortada, neden forvet arkası oynaması gerektiğini gösterdi bir kez daha. Yine kanatları kullanıyor, ve kanatlara geliyor fakat bu kez takım arkadaşının boşalttığı alana geldiğinden kanatta verimli olabiliyor ve ortada onun kadar direk oynayabilen, onun kadar koşan ve iyi, doğru yerlere pas dağıtımı yapabilen biri yok.

Oyundan çıkana kadar Bannan, ve kesin Aston Villa dominasyonu

Takım ikinci yarılara farklı giriyor, bu kesin. Sayısız örnek verebilirim, Clark'ın ilk kez orta sahada oynadığı maçta ikinci yarıdaki rol değişimi ilk aklıma gelen mesela. Motive girmesinden bahsetmiyorum, hoca doğru bir şeyler söylüyor ve bu yönde değişimler oluyor rollerde. Burada illa ki devre arası mı beklenmeli değiştirmek için diye sorulabilir, fakat geç de olsa değişiyor. İkinci yarıyla beraber Bannan içe kaçmaya; geride oyun kurarken de hücumda da içeride oynamaya başladı ve hemen sonuç verdi bu. Vizyonunu ve iki kanadı da kullanmak için bu gerekliydi. Bannan'ın boşalttığı alana sıkça Young girdi, Villa topa sahip olup iyi ataklar yaparak maça ağırlığını koydu. Yine de çok uzun sürmedi bu ve orta sahada açıklar verilmeye başlandı. Ridgewell'in soldan içeriye penetre ettiği bir pozisyon hatırlıyorum. Bununla beraber ikinci yarıda Birmingham da sol kanadı daha verimli kullanıyordu. Oyuncu değişikliği düşünülebilir ama çıkan oyuncu şaşırtıcıydı: Bannan. Muhtemelen sakatlığı var, bunun dışında mantıklı bir açıklama bulmakta zorlanıyorum. Ve Ireland girdi oyuna. Sonraki dakikalarda, Ireland Arsenal maçının son bölümündeki gibi sağda görev alıyor ve yine böyle gelişen bir atakta Villa çok önemli bir golü kaçırıyordu. Ireland'ın direkt, nispeten savruk oyunu nedeniyle ortada oynamasındansa bu şekilde sağ koridordaki oyunu daha iyi sonuç veriyor gibi. Bu şekil bir oyun önüne top atmayı istiyor, fakat Ireland'ın oynadığı diğer iki pozisyon forvet arkası ve orta sahada çok daha hareketli olması, çokça iletişime girmesi gerekiyor. Uzun süre sahada kaldığı ve Pires'le değiştiği maçta, Pires'in 20 dakikada yaptığı pas sayısıyla onun 70 dakikada yaptığı 20 pas birbirine denkti. Böyle bir direkt oyun takımın koşulları içinde doğru olabilir fakat Aston Villa'nın gereklerini karşılamıyor. Houllier'nin Ireland'ı az çalışmakla suçlamıştı hatırlarsanız.

Sevilmeyen deneme: Sağ kanat oyuncusu Downing

Downing bu sene ciddi anlamda yükselen, hatta takımın en iyisi bile denilebilecek performansına rağmen çok da tutulmaz. Ama sağ kanatta oynadığı zamanlar eleştirilir daha çok. Ben bunun açıklamasını henüz bir altta yaptığım için tekrarlamıyorum. Değişiklikten bir süre sonra Downing yine sağ kanada geçti ve Ireland'ın yerini aldı. Zaten o dakikadan sonra Ireland hayalet gibiydi, yine hiçbir şey veremeden maçı kapattı. Downing'in ne kadar verimli olduğu da tartışılır. Fakat hepsinden önemlisi bir gole mal oldu bu. Daha önceki bir pozisyonda da diğer kanada geldiği zaman Villa'nın solunda çok büyük boşluk olmuştu fakat bunu kullanmamıştı Birmingham. Bu kez yine o alan boştu ve oraya koşu yapan Larsson'un pasında Jerome oldu ve içeriye çıkarttığı topta Zigic golü yaptı. 3 tane defans oyuncusu orada vurdurmamalıydı. Rıza hocanın basit golleri gibi oluyor ama ben bunu kabüllenemiyorum. Son zamanlarda o kadar çok savunma hatasından gol yeniyor ki... Bu gol maçın sonucunu belirledi ve golden sonra olanların çok da fazla önemi yok.

Sonuç:6-0 çok uzak!

İngiltere başbakanı David Cameron'a soruyor bu hafta BBC: "Liverpool-Villa maçı kaç kaç biter?" "6-0 Villa yener!". O kadar da kolay görünmüyor. Liverpool favori çıktığı maçlarda silik, onun dışında da olumlu bir veri yok. Young ikinci yarıda aldığı sarı kartla cezalı duruma düştü, oynayamayacak. Sallanan defans Liverpool bir şey üretemese bile Torres'e elbet bir hediye sunacaktır. Young'ın yerine Delfouneso'nun oynamasını, onun haricinde kadronun aynı kalmasını bekliyorum/doğru buluyorum. Birmingham Hleb'li yeni düzeni ne ona yönelik orta sahası ne de kanat oyuncuları olduğundan oturtabildi, Jerome'u çokça ön plana çıkaran direkt hücum oyunu oynuyorlar. Şu aşamada bu oyun tarzı etkileyici bir sol bölge oyuncusuyla daha iyiye gidebilir, muhtemelen forvet özellikli biri. Adamım Fahey bu maçta bana umut vermedi. Lig Kupasında sürpriz bir şampiyon çıkabilir, hatta Arsenal'i de bunlar arasında kabul edersek, kesin olarak bir sürpriz gerçekleşecek.

Hiç yorum yok: