2009/06/10

Everton neden daha iyi?



Fink'in Beşiktaş'a transferi sonrası, dört-beş blogu ve sonra da Borges'i okudum. Beşiktaş'ın bu sene Denizli'yle temellerini attığı 6+4'ten bahsedilmiş orada, bunu görünce Everton neden Aston Villa-Fulham gibi takımlardan daha iyi, neden daha ilgi çekici, daha başarılı olduğunu dile getirmek istedim...

Everton'ın Villa veya Fulham'dan veya Wolfsburg'dan farkı, komple bi takım olmasında yatar. Futbol üzerine iki görüşten bahsedebiliriz, bu oyunda önemli olan nedir? Sadece kazanmak mı? Yoksa tatmin edici bir seyir midir daha önemli olan? Ben ikincisi derim. Bir şeyi çok iyi yapmaktansa, birçok şeyleri iyi yapmak daha iyidir. Büyük takım olma yolundan geçen de budur. İlki üzerine kurulan oyun, bu oyundan kastım daha çok oyuncuların bireysilliklerine ve b planı üretilemeden, belli özelliklerin güvenilirliğine yüklenen oyun genelde geçici başarılar sağlayacaktır. Sistem içerisinde bu oyunculların bireyselliklerini öne çıkartmak ise daha farklıdır. Wolfsburg'un şampiyonluğu üzerine Magath ne kadar övülse azdır veya Villa'ya getirdiği heyecan için teşekkür edilmelidir, ama bunlar kalıcılıktan uzaktır, takdir edilesi, zekice uygulanmış birer oyun planıdır. 11 kişilik bir düzeni yansıtarak bu düzen içinde yıldızlaşmak, pek çok şeyi iyi yapmak veya bu olmuyorsa, rakibin pek çok şeyi iyi yapamamasını sağlamak, devamlılık getirmek, böyle bir yapı daha makbuldur. Uzun vadeli planlar yapılması gerekir. Uzun vadeli plan derken, en büyüğü 19 yaşında oyuncularla sahaya çıkmaktan bahsetmiyorum; bahsolan, kalıcılık. Burada karşınıza finansal güç çıkar. Sonuçta sizi ayrı tutan o düzeniniz olsa da, sizi bi adım ileriye taşıyacak olan da barındırdığınız yüksek kaliteli oyuncular olacak. İstediğiniz kadar harika bir atmosfer yaratın, oyunculardan en yüksek verimi alın, yine de belli bir ortalamanın üzerinde oyunculara sahip olmak zorunluluğunuz var. Daha vasat kulüplerde, finansal yetersizlikten dolayı ve pek tabi başka nedenler de mevcuttur, elden gelenin en iyisi yapılır, belki en üst sistem değil ama en üste taşıyacak sistem hedeflenir bu yüzden: günlük çözümler. Elden başka bi şey gelmez şayet. Bu alanda başarılı takımlar sürpriz, beklenmedik sonuçlar alacak, antitezleriyle herkesi şaşırtacaktır. Sivasspor, 2004 Yunanistan, Aston Villa, Wolsfburg, Fulham... Başarılı olunmuştur, peki devamlılık var mıdır? Pek çoğu için erken olsa da (Fulham örneğin), pek mümkün gözükmüyor. Eğer gerekli ortam varsa, taraftar-başkan vs, benim takdirim o vasat kulübün hamlelerinin, en verimliyi elde etmeden öte, en iyiye doğru yavaş-kararlı atılması gerektiğidir. Felix Magath örneğin, inanılmaz bir iş başardı ve Schalke'ye de 4 yıl sonunda şampiyonluk vaad etti. Olur mu? Neden olmasın... Fakat 6 yıl sonra, isterse şampiyon olsun, Schalke'ye baktığımızda yine şu an olduğu yerde kalacağı belki daha olasıdır. Bir teknik direktörün 7-8 yıllık çalışmasının başarı getirmesinden öte, kademe atlatması kendi adıma çok takdir ettiğim bir durumdur. Bana kalırsa şampiyonluk kadar önemlidir.
"Mr. David Moyes is probably a fine example to everybody in government of stability and making the right decisions for the long term."

Andy Burnham, Secretary of State for Culture, Media & Sport
Everton'a gelelim. Moyes, ikinci kenar adamı göreviyle 2002'de başa geçtiğinden beri çok şeyler değişti, yukarıda bahsettiğim, takımı bir üst seviyeyi çıkarmayı başarıyla yaptı. Şu anda mesela Celtic'in başına geçse, takım bocalama elbette yaşayacak olsa da Bolton gibi bir değişim geçirmeyecektir. Önemli olan budur. Sistem, kendi yıldızlarını yaratmış ve bu oyuncular artık sistem oyuncusu olmaktan çıkıp pek çoğu gayet de kaliteli oyunculara dönüşmüştür ayrıca; başta Arteta olmak üzere. Daha da önemlisi, Moyes'ın bunu yaparken yine elde ciddi imkanların olmaması, bu başarının altında finansal kolaylık yatmamasıdır. Moyes, 7 yıl içinde takıma bir kimlik kazandırdı, ki başarı burada, olayların günlük yürütülmemesi ve ligin en iyi 5 orta sahasından birine sahip olarak da Big Four'un hemen altına yerleştirdi. Moyes, uzun vadeli planları olan ve günlük çözümlerde de çok başarılı bir deha. Çok iyi bir planlamacı olmasının yanı sıra, ana hedeften, verimli sistem değil en iyi sisteme gidişte, günlük oynamaları, maçlık mucizeleri de çok iyi yapan bir teknik adam. Her türlü olumsuzluğa rağmen önde kalabilmesi, maç içi hamlelerinin yerindeliği, yaratıcılığıyla (4-6-0); yalnızca iyi bir planlamacı değil. Yarattığı huzurlu ortamın yanı sıra transferde hiç sekmemesi ve yaptığı transferlerin ayrıca gayet kaliteli olması, onu Martin O'Neill'dan bariz ayıran yönü. Ki toplamda baktığımızda da O'Neill'dan öndedir. Örneğin MON, transferde sekteye uğramasının yanında, bir de genelde daha vasat oyuncuları transferi eder. Bunlardan 2 katı verim alır ve hakkını verir, süper de bir yöneticidir tabi aynı zamanda. Ama neresinden bakarsanız, bunlar aslında vasatın üstü oyuncular değillerdir. Eğer illa ki Sir'e bir veliaht aranıyorsa, benim takdirim David Moyes'un olması gerektiğidir.

Hiç yorum yok: