2009/06/08

Paralı asker!



Ayrılışının ardından Barry'e denen bu, paralı asker, mercenary. Ya da başka anlamlara da gelir, siz nası çevirirseniz. Doğru bi yakıştırma değil bi kere, fakat tabi hep görüyoruz bunları, futbol oyununun iğrençleştiği durumlar olarak sayıyoruz. Futbolu oyun olarak çok seviyoruz, basketboldan, tenisten diğer bütün toplu sporlardan daha çok. Burada sosyolojik yanını da seviyoruz, ama bu sosyolojik yan burada olduğu gibi saçmalıklara, bilinç dışı holiganlıklara örneğin, yol açabiliyor ayrıca. Ha bakın bilinçli holiganlık güzeldir, diskoda sabah kadar danstan farkı yoktur, Leedslilerin götlerini cama yapıştırmaları da komiktir, bizim insanımız yapsa kendimizi üst insan hissetmediğimizden (İngiliz-Fransız-Amerikalı kadar kendini beğenen adam var mı?) haha kro, biz Türküz gibi tepkiler gelebilir, ama çirkin de olsa eğlencelidir, ve zaten mantığı kılavuz edinip eğlenmiyoruz ya? Ama onun dışında iş birbirini dövmeye, sen benim takımıma şöyle mi dersin ulana geldiğinde veya işte bu transferde olduğu gibi değişik anlamsız tepkiler vermeye geldiğinde iş kötü, olay 11 adamın peşinden koştuğu oyuna döner. Şayet bi futbolcu hakkaten ayıp bi haraket yaptıysa, buna tepkini de koyabilirsin, ama vatan elden gidiyor gibi tavırlar takınmaya, külhanbeyliğe de gerek yok, n'oluyoruz? Başka iş güç, kafa yoracak yer mi yok? Şurada yazmaktan, izlemekten keyif alıyorum da işin aslı banane Gareth Barry takımdan ayrıldıysa, başarılar diler geçerim, gidip de bunun için adama ana avrat sövecek değiliz, keyfimizi yapar iki muhabbet eder veya şöyle bi yazı gireriz. Nereden geldiyse bu ilk paragraf...

Evet, transferin hikayesi malum, 12 milyonluk bir meblağ karşılığı 2-3 günde sonlanan görüşmelerle, Barry kariyerinin uzun bi bölümünü, 12 yılını geçirdiği kulübü Aston Villa'dan ayrılıp Man City'e geçti. Bence riskli bir hamledir bu. Her ne kadar ilk düşündüğümde makul bir karar verdiğini düşünsem de, şu transfer piyasasına baktığımda çok net konuşamıyorum. Eto'o-Tevez, bunlara ister paranız yetsin, ister takımda huzurlu bir ortam sağlnasın, büyük takıma ilerleyişte bundan bahsedemiyoruz. Barry'nin de City'e asıl gitme nedeni, finansal gücün sağladığı çok daha büyük bir potansiyel. Aynı meblağ, aynı haftalıkla Everton'dan gelecek bir teklif, onu çok daha düşündürecekti kuşkusuz, Everton Big Four'un ardından en derli toplu takım olsa da. Barry'nin aklında new challenge vardı, herhalde ki kafasından artık Liverpool'da, daha fazla, daha büyük maçlarda oynamak, bu şekilde bir değişim yapma fikri vardı. Ama sonra Arapları tercih edip, potansiyeli çok büyük bir oluşumun temel parçası olmak istedi, anlaşılabilir bir durum, fikirler değişebilir. Benim açımdan şaşırtıcı olan transferdeki anilik oldu, bu yeni teklifin Barry'i Liverpool husunda biraz düşündürüceğini zannederdim mesela ben. Ama hiç de böyle olmadı, Hughes'dan doğru parçalar sözü alınmış olacak, imza hemen atıldı. Benim burada diyeceğim iki şey var, bir taraftarın olayı değerlendirişi, iki City'nin izlediği yol.

Taraftarın tepkisi, bir sene boyunca Şampiyonlar Ligi futbolundan yakınan Barry'nin Europa Cup'a bile gidemeyen City'i tercih etmesi. Sahiplerin Arap olmasıyla geyikler de hemen hazır. Bakın o konuda haklılar, bu gerçekten hoş değildir, fakat benim de genel taraftara tepkim bu hamlenin kuru parayla olduğu, yorumların hep bu açıdan yapılması. Toplamda 5 milyonluk maaş bir katalizör, ana nedense o bahsettiğimiz potansiyel. Kırgınlıkla nefret karıştırılmamalı. Yine büyük çoğunluk bu yaz olacak bir Liverpool hamlesinin 'her şey için teşekkürler kaptan' havasıyla karşılanmış olacağını söylüyor, ki hakkaten öyle olurdu. Biraz yaratıcı, biraz da psikopat bi taraftardan deve kafası malumatı bekliyorum. Hani şu Figo'nun domuz kafası olayı gibi. Onun dışında transferin Villa cephesinden yönüyle alakalı bir iki söyleceğim daha var, ama affola pek toparlayamadım, o yüzden daha önce yazdığımdan alıntı yapıyorum.

"Kaptanın gidişi beklenen bir durumdu, ama 12 milyon koparabilmemeiz ve benim şimdi öğrendiğim o Brighton olayıyla bunun da bi kısmının kaybedebilecek olması, gerçekten korkutucu. Barry olsun, Laursen olsun, bunlar hedef küçültücü gelişmeler. Beni bi taraftar olarak sevindiren, takımın hedefi küçük de olsa sevindirici bir gelişim izlemesi oldu her zaman, mesela varsa eğer bir Wigan taraftarı, Steve Bruce'i kaybetmek Palacios'u veya takımın piyasalı adamı Valencia'yı kaybetmek daha acı olmalı. Çünkü farkı yaratan adam bu, takım her ne kadar geriye gitse de... Her neyse, kaptanın ayrılığı elbet herkesi üzse de ele geçecek 10 milyonluk meblağ beni korkutuyor. MON'un transferlerde iyi bir ünü olmadığını biliyoruz ve gereğinden fazla para saçıyoruz, takımın en iyi oyuncusu ancak Defour'e vereceğimiz parayı karşılayacak ne yazık ki. Bu konuda senin bahsettiğin etkenler mevcut elbet, bununla beraber takım ve MON da 12 yıllık oyuncuya kıyağı yapmış ve fazla üstüne gitmemiştir, herhalde durum budur. City patronları da durumun garkında olarak, erken davranmış ve çok iyi bir iş yapmışlardır. Barry, Villa'dan daha önü açık bir kulübe gitmeyi tercih etti, Birmingham Mail'deki özür açıklamasında futbol açısından transferi yorumlamış ve bence söylediği doğrudur da..." vs vs.

İkinci konuya gelince, Manchester City için Eto'o-Tevez gibi hedefler gayet gerçekçi olsa, yani bunları yapabilecek güçte olsalar bile, böyle bir işe kalkışmamaları gerekiyor. Bir kere işin içinde bazı özel durumlar yoksa, Podolski-Köln ilişkisi misal, parası olan küçük kulübün büyük kulüpten oyuncu transferi yüzde doksan sakıncalı. Önce takımı o seviyelere çıkartacak bir omurga oluşturmak, sonra bunun üzerine koymak gerekiyor. Chelsea örneği çok taze ve çok çok iyi de bir örnek teşkil ediyor. Yine Chelsea örneğinde olduğu gibi, önemli olan parayı az saçmak değil, doğru oyuncuları bulmak... Eğer bu takımın ihtiyacı Miguel Veloso'ysa, karşı takım da 30 milyon istiyorsa, parayı basar alırsın. Böylece ilerleme yolunda olduğu gibi karizma yolunda da oldukça ilerleme kat edersin. Sen Veloso'yu koyduktan 3 yıl sonra Essien'i alırsın, gerekirse. Bu oyuncular geçişi temsil de olabilir, değişmez parça da... Gareth Barry, bu takımın Lampard'ı olmak için gerekli meziyetlere sahiptir, ama Micah Richards bir soru işaretidir ve geçiş oyuncusu olabilir. Geçiş oyuncusu derken, Damien Duff-Arjen Robben-Makelele bunlar geçiş oyuncuları. Bu oyuncular yeni ve heyecanlı bi oluşumun yapı taşları olmaya geldiler. Makelele de, zaten sürekli benzetme yapıyoruz, Barry misali bu işin ciddiliğini yansıtan karizma bir transferdi. Sonraki kuşak Ballack-Bosingwa vardıklarında ise Chelsea artık Premiership şampiyonuydu. Ve işte o yüzden, City'nin kadroyu iyice bir gözden geçirmesi, çok iyi bir kadro planlaması gerekiyor. Sakin sakin, kim gidecek, kim kalacak, şablon nedir, bu şablona göre nasıl transferler yapılmalı, bunlar belirlenmeli. Beceremezlerse, Gareth Barry'nin Manchester City kariyeri de büyük olasılık 1 sene sürecek ve Liverpool geç de olsa adamına kavuşacaktır. Şayet, milli takımın da banko oyuncusu olarak, çok çok kötü bir sezon geçirmezse, piyasası şu ankinden aşağı olmayacaktır.

Hiç yorum yok: