2013/05/17

Prolog - Şişman İspanyol garson

Bloga bir hafta rötarla geldi, ilk olarak geçen hafta çıkmıştı. Bu yazıyı ve ikinci kısım olarak David Luiz'i Hayatım Futbol 81. sayısında bulabilirsiniz. Şurada.

*     *     *

Chelsea taraftarına göre 'şişman İspanyol garson' Chelsea'yi Avrupa Ligi finaline taşıdı ve Di Matteo'dan daha iyi bir takım miras bırakıyor. Sahi, Benitez'i niye sevmiyoruz?

Rafa Benitez'i tutmak, St. Pauli'yi tutmak gibi. Eğer futbol romantiği olarak geçiniyorsanız, St. Pauli'yi tutarsınız. Fakat bu romantizmi çoğu zaman popülizm izler ve iki unsur birbirine karışıp yeni bir gerçeklik yaratır. Benitezcilik buna benziyor.

Futbol taktiklerini kişiliğinizin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorsanız, çok yüksek ihtimalle Benitezci olursunuz veya öyleymiş gibi davranırsınız. Jonathan Wilson'dan, Inverting the Pyramid kitabından girip Benitez'in ne kadar değerli bir hoca olduğundan bahsedecek ve Sacchi'ye değinmeden geçemeyeceksiniz. Rotasyondan, düz oyuncu sevdasından, alan savunmasının mantıksızlığından, Benitez'in antipatikliğinden dem vuranlara da “O öyle değil aslında..” deyip bir şeyler anlatmaya başlayacaksınız. Yarısı yanlış ve yarısı doğru gözüken tüm bu klişelerin yanında, Benitez'e dair söylenecek değerli şeyler hâlâ var.

Torres işin medyatik boyutuyken David Luiz, Victor Moses, belki Eden Hazard gibi değerli fakat nispeten işlenmemiş oyuncular da Benitez’in kaldığı sürede çok daha kesin görevler üstlenebilirler.”

Premier Lig'in ilk yarı değerlendirmesine ait bu cümle, ocak ayında not düşülmüştü. Gerçekten de, bahsi geçen üç oyuncu belli görevlerde özelleşen, değerli elemanlara dönüştüler. Benitez, makinesini inşa edebilmek için uzun bir süreye ihtiyaç duyuyor; ama belli desenler oluşturabilmek için çok daha kısa.

Kupadaki son 4 maçta da gol atmayı başaran Victor Moses, Chelsea'nin Avrupa Ligi'ndeki katalizörü durumunda. Eden Hazard, 6 kişiden oluşan sezonun en iyi oyuncusu ön listesine seçilmeyi başardı. 2 sene evvel Gary Neville'in 'sanki PlayStation oynayan 10 yaşındaki bir çocuk tarafından yönetiliyor' gafına maruz kalan David Luiz'in hikayesi ise biraz daha özel. 30 milyon euro ve Matic karşılığı transfer edilen defans oyuncusu, bugünlerde orta sahada başlıyor; maçın adamı seçiliyor ve bunu 30 metreden gol atmış olmadığı maçlarda da yapıyor. David Luiz artık Terry'nin veliaht kaptan olarak gösterdiği bir karakter.

Rafael Benitez'in abartılmış bir entelektüel olduğu kanaatindeyseniz, bu yazı sizi bir kere daha düşünmeye zorlayacak.

Futbolcu şekillendiricisi Benitez

“Benitez'in Chelsea'de yerleştirmeye çalıştığı felsefeye bayılıyorum. Benim oyunumu değiştirdi ve bana çok yardımcı oldu. Futbolu seviyor ve futbolu benim gibi görüyor. Topa sahip olmak istiyor, önde pres yapmamızı istiyor ve yeni şeyler deniyor. Şut atmak veya daha riskli paslar kullanmak gibi yeni şeyler denemem konusunda beni yüreklendiriyor. Benim futbolumdan anlıyor ve bundan çok memnunum.” - David Luiz


Mourinho'nun bir şekilde kazanan takımı yaratabilmesi ölçüsünde, Benitez oyuncuları doğru yönlendirebilme konusunda usta. Analize karşı antipatik tutkusunun onu ikili ilişkilerde çekilmez kıldığı da oluyor şüphesiz. Fakat Benitez'le anlaşmayı başarabiliyor ve onun takımında yer alabiliyorsanız, bu daha iyi bir futbolcu olmaya başladığınızı gösteren önemli, nesnel bir göstergedir. Torres, Benitez'in en sevdiği yönü olarak 'gerçekten hak edene formayı vermesini' söylüyordu; Gerrard ise gol attığı ve çok iyi oynadığı bir maçtan sonra Rafa'nın kendisine pozisyon alma hatalarını gösterdiğini ve memnun olmayan bir tavır takındığından bahsediyordu. İki ifadeyi birleştirin. Verilerden epey hoşlanan ve onları nasıl kullanacağını bilecek kadar futbolun teknik yönünden iyi anlayan Benitez'in yönlendirmeleri, genelde ters gitmiyor. Benitez, oyuncuların hangi desenler içinde potansiyellerini zorlayabileceklerini çözme konusunda usta. Bugünün merkez oyuncusu Xabi Alonso; eskinin klasik box-to-box orta sahası, o zamanın ikinci forveti Gerrard ve Liverpool'a Hollanda ligi gol kralı olarak gelen şimdinin sağ açığı Kuyt... Her biri Benitez'e ait. Elbet başkaları da var.

Sayısal veriler sizi ikna etmede ve nelerin ters gittiğini daha iyi anlamada bir araç olabilir; fakat Benitez'i sadece bu şekilde göstermek ziyadesiyle yanlış olur. Geçtiğimiz günlerde kendi takımının %10'unun Sacchi'ye ait olduğunu söyleyen Klopp gibi Benitez'in de Sacchi'nin fikirlerine dayanan bir 'üst' oyun anlayışı var.

Benitez felsefesi

Benitez'in Inter'deki başarısız dönemi ve yaratılan genel imaj onu tek tip oyun anlayışı olan bir hoca olarak gösteriyor. Liverpool'un zayıf takımlara karşı öne geçemediği maçlarda şablon değişikliğine gitmemesi bu anlamda en çok kullanılan argümanlardan biridir. Esasında Chelsea'de gösterdiği saha içi organizasyon becerisi dahi bunları yalanlamaya yetebilir. Ve basit bir örnek vermek gerekirse, Guardiola da yalnızca Keita'nın içinde bulunduğu takımla çok önemli manevralar yapabiliyor ve esas şablonundan kaymaları nadiren gösteriyordu. Bu yanılgıyı aşmak gerek; Benitez esnek bir hoca. Üçlü savunmaya geçerek tetiklediği İstanbul zaferini unuttunuz mu?

Inter'den sonra 2 sene takım çalıştırmayan Benitez, kişisel internet sitesini güncellemek ve dünyanın pek çok yerinde seminerlere katılmakla vaktini geçirdi.  Independent gazetesi için yazılardan birine şuradan ve internet sitesine de şuradan bakabilirsiniz.
Ondaki rotasyon takıntısının en önemli bileşeni, oyuncuları zinde tutmak olduğu kadar barındırdığı bu esneklik. Takımındaki her oyuncunun, kafasındakileri anlamasını ve uygulayabilmesini beklediğinden, oynama biçimleri farklı rakiplere karşı değişik oyuncular kullanıyor. Liverpool'dayken bunu bilhassa vurguluyor ve her maçta, rakibe göre değişen küçük ayarlamalar yaptıklarını söylüyordu. Bu sayede maç özelinde daha uygun bir ekip oluşturuluyor ve 'rotasyon'la uzun vadede oyuncular fit tutulmuş oluyor. Hemen hemen hiç değişmeyense, 4-2-3-1 şablonuydu; çünkü Benitez'e göre takım 'mekaniğini' en iyi yaratan şablon budur ve değişimlerin bu şablon üzerinden gelmesi doğru olabilir.

Mekanik, rastgele seçilmiş bir söz değil. Sacchi'yi ve dolayısıyla Benitez'in takımlarını, öncelikle fiziksel ilişkilerin öne çıktığı takımlar olarak değerlendirmek yanlış olmayacak. Bir sonraki kısım, David Luiz'in niçin bu kadar başarılı olduğunun ve niçin orta sahaya monte edildiğinin anlaşılması açısından değerli bir ön hikaye sunacak.

Orta sahada ikili ve transition

'Transition'lar ve 'uyumlu ikili'ler Benitez denince önümüze çıkan iki değerli kavram.

Bugün Dortmund'da çok üst düzeyde gördüğümüz, savunmadan hücuma hızlı geçişler -transition- Benitez'in amentüsüdür. Bu yapıyı sağlayabilmek için öncelikle pozisyon bilgisi yüksek orta saha oyuncularını arar. Çünkü bu ikililerin başarısı, teorinin sahaya uygulanmasında en önemli bağlantıdır. Benitez'in imzasını atması ve oyunu kontrol etmesi demek, bu doğru ikilileri yaratmak demektir. Bunu yaparken önce gelen, her daim bu iki oyuncunun 'toplam özellikleri'dir. Oyuncuların futbol yeteneklerinden de önce fiziksel yetilerinin ve alan kapama özelliklerinin bir 'toplamı'.


Takımın geçiş -transition- mekaniğini yaratmak bir 'mobil' bir de daha 'statik' oyuncunun yerleştirilmesiyle başlar. Temeli oluşturacak bu 'fiziksel' yapı kurulduktan sonra, oyuncuların kendine has karakterleri yalnızca takımın ek özellikler edinmesini sağlayabilir. Örneğin David Luiz uzaktan mükemmel şutlar atıyor ve direk oynamayı seviyor; Luiz'in kendisinin de söylediği gibi, Benitez bu tip işleri daha fazla yapması için onu yüreklendiriyor. Keza futbolda en değerli niteliklerden biridir belli işleri en iyi şekilde yapabilmek. Xabi Alonso da uzaktan çok isabetli vuruyordu ve aynı zamanda eşsiz uzun paslar atabilen oyuncuydu. Fakat bunlar 'ek' özelliklerdi.

Xabi'nin statik, Mascherano'nun dinamik bileşeni oluşturduğu kusursuz görünen bu ikilide; Benitez Alonso'yu satmak ve yerine Gareth Barry'i almak istemişti. Lig şampiyonluğundan yalnızca bir-iki yeni oyuncu kadar uzak olan takım için Alonso'yu satmak ve daha çok pozisyonda oynayabilen, daha çok yönlü bir oyuncu olan Barry'i almak mantıklı gelmişti. Anlaşmadan gelen kârla belki yeni oyuncular dahi alınabilirdi. Orta ikilinin kurgusal önceliğinin çarpıcı bir örneğiydi bu.

Sıradışı bir futbolcu olan David Luiz, bu ikililere nasıl dahil oldu?

Hiç yorum yok: