2013/09/14

30'undan sonra zirvede

Rickie Lambert'ın hikayesi ilk kez geçtiğimiz yıl manşetlere çıkmıştı, şu araysa başka bir boyuta taşındı. Southampton'ın 31 yaşındaki golcüsü artık İngiltere milli takımının da forveti.

Hayatım Futbol 96. sayıda.

Rickie Lambert pek çok yönden sıradışı bir golcü. Kariyerinin tamamını İngiltere'nin alt liglerinde geçiren biri olarak, 30 yaşında ilk kez çıktığı Premier Lig'de 15 golle geçen sezonun en golcü İngiliz oyuncusu. Önce Liverpool'dan kovulmuştu, 19 yaşındayken de Blackpool onu beğenmedi. 4 aylığına pancar fabrikasında çalışmak zorunda kaldı. Döndüğündeyse haftalık 50 pound'a Macclesfield'da oynuyordu. Geçen hafta 31 yaşındayken çıktığı ilk milli maçı yeni bir rekora tanık oldu. Topla ilk dokunuşunda, oyuna girdikten 2 dakika sonra attığı gol şu ana kadarki en hızlısı. Dahası, Rickie Lambert bir İngiliz forvetten beklenmeyecek ölçüde oyun zekasına ve Hodgson'ın aradığı hedef santrafor özelliğine sahip. Bu da onu Brezilya'ya götürülecek kadronun muhtemel değerli elemanlara arasına sokuyor.

Poster çocuk

Rickie Lambert'ın bir İngiliz olması neticesinde, 30'undan sonra yaptığı çıkış ülke içinde çok daha farklı bir boyutta algılanabiliyor. İtalya'da Luca Toni'nin yaptığına benzemiyor bu. İngilizler kendi değerlerini yetiştirmekten o kadar uzaklar ki, her hikayeye sıkı sıkıya sarılma peşindeler. Lambert da Premier Lig'deki yabancı istilasından şans bulamadığını söyleyen genç İngilizler için bir rol model olarak sunuluyor. Hatta daha öte giderek, milli takım için bir kurtuluş reçetesi.

Kulüp takımından hocası Pochettino'ya göre, gelecekte bir gün Lambert öncesi ve sonrasındaki İngiltere milli takımından bahsediyor olabiliriz. Çünkü Rickie Lambert, ülkesi için oynamayı umursuyor, bundan gerçek bir keyif alıyor. “İngiltere milli takımının imajını değiştirme, oyuncularını daha ulaşılabilir hâle getirme noktasında bir şeyleri değiştirebilir.” diyor Pochettino. Futbolcuların pahalı spor arabalarını milli takımdan daha çok önemsediği algısı bir süredir adada tartışılmakta. Çare, yine Lambert.

Bizden biri.

'Beklenen adam' olması yanında, Rickie Lambert gerçekten değerli bir futbolcu, değerli bir profesyonel. Yolu Singapur'a kadar düşen, iki sene önceki peri masalı hikayesinin kahramanı Grant Holt'a göre artıları epey fazla olan bir forvet. Yine de bu iki alışılmadık futbolcunun ortak yanlarını aramaya çalıştığımız vakit, bir kez daha İngiliz futbolunun kanayan yarası karşımıza çıkıyor. Alt liglerdeki İngiliz oyuncuları Avrupa standartına kavuşturan Paul Lambert'ın parlattığı Holt ve ülkenin en iyi yönetilen kulüplerinden Southampton'da büyüyen Rickie Lambert'ın ortak paydası şu: hoca yetişmiyor.

Pancar fabrikasından Wembley'e

Rickie Lambert, hâlâ koruduğu Scouse aksanıyla nereden geldiği konusunda şüpheye yer bırakmıyor. İlk red cevabını da burada, Liverpool'da almış. Devamı, hayal kırıklıklarıyla dolu, zor bir dönem. 15 yaşında Liverpool'dan atılmasına dair, “Dünyanın sonu gelmiş gibiydi. O yaşlarda reddedilmeyi kabullenmek kolay değildi.” diyor Lambert. Liverpool'un ardından 3 senesini geçirdiği Blackpool'da da yeterli bulunmuyor ve futbolu bırakma noktasına kadar geliyor.

Öyle ki, şansını son kez Macclesfield'da denemek isteyen Lambert, evine 1 saat uzaklıktaki bu yerin yol masraflarını karşılamak için bir pancar fabrikasında eş zamanlı çalışmak zorunda kalıyor. 4 ay kadar kulüpsüz dolaştıktan sonra Mart ayında Macclesfield'la imzalıyor ve ertesi sezonda takımın değişmezi olmayı başarıyor. O sezonun sonunda kulüp rekoruyla 300 bin pound karşılığında Stockport'a transfer oluyor. Dördüncü kademeden Wembley'e yürüyen adamın hikayesi böyle başlıyor.

İngilizler sanırım salatasını çok yapıyormuş, ben turşusunu seviyorum. Pancar.

O günlere geri giden Lambert, milli takıma yükseleceğinin hayalini dahi kurmadığını açıklıkla itiraf ederken niçin bu kadar geç kaldığını da anlayabildiğini söylüyor. Ona göre, ancak 27 yaşına geldiğinde gerçek bir profesyonel futbolcu olmuş. “Takımda en fit olmayan oyuncu her zaman bendim. Kendimi de her zaman böyle biri olduğuma ve asla değişmeyeceğime inandırmıştım. Sıradan biri nasıl yaşıyorsa öyle yaşıyor, dışarı çıkma, eğlenme fırsatları varken bunları kaçırmak istemiyordum.” diye durumu izah ediyor. Kendine biraz dikkat ettiği takdirde çok daha iyi yerlere gelebileceğini ilk fısıldayan Bristol Rovers'taki hocasıymış, fakat gerçek bir adım attığı kulüp Southampton olmuş.

Southampton yılları

Rickie Lambert, Southampton'ın bugünkü Premier Lig konumunun mimarları Liebherr ve Cortese'nin ilk milyonluk transferi. Daha evvel adanın en iyi altyapı kulüplerinden biri olarak bilinen Southampton, an itibariyle en hızlı büyüyenlerinden de. İkilinin başa geldiği 2009'dan bu yana iki kademe atlayıp Premier Lig'e geri döndüler ve şu anda ligin kıymetli orta sıra takımları arasında görülüyorlar. İngiltere'deki en Avrupai altyapı eğitimine sahip olan kulüp; Walcott, Bale, Oxlade-Chamberlain'den sonra Ward-Prowse, Shaw gibileriyle yeni bir altın nesle hazırlanıyor.

Yeni sahiplerin ilk yılında çalıştığı Alan Pardew'in transferi olan Rickie Lambert, durdurulamaz yükselişini Pardew'ın yerine gelen Nigel Adkins'le yaptı. Adkins, Pardew'den beklenen takımı modernize etme işini layıkıyla üstlenirken, Southampton 2 yılda 2 lig atlayarak Premier Lig'e yükseliyor ve Lambert üç sezona 79 lig golü sığdırarak kulübün kült oyuncuları arasına adını yazdırmaya başlıyordu.

Takımın Premier Lig'e çıkmasına tepkisi Gaston Ramirez, Mayuka, Jay Rodriguez gibi çoğunlukla ofansif transferler olan Adkins'in, modern 4-2-3-1'iyle Premier Lig'de neler yapabileceği ve Lambert'ın bu ortamda da formunu koruma ihtimali merakla bekleniyordu. Hırslı Cortese takımın savrukça ofansif hâlinden memnun olmayınca, işler o kadar da kötü gitmiyorken sezon ortasında radikal bir kararla Adkins'in görevine son verildi. Lambert'sa gerek Adkins, gerek onun yerine gelen Pochettino döneminde gollerini atmayı sürdürdü. İşine duyduğu büyük saygı, onun durmak bilmeyen ilerleyişinin en büyük garantörü.

Pochettino ve bundan sonrası

Kulübedeki esrarengiz ve somurtkan görüntüsüyle Cortese'nin sahadaki eli olduğu izlenimi veren Pochettino, Lambert'ın kariyerinde yepyeni bir sayfa. Marcelo Bielsa okulunun kuvvetli takipçilerinden olan Arjantinli hoca, geldiği ilk günden itibaren farkını belli etmişti. Ferguson'ın 'bizden daha iyiydiler' diyerek kabul ettiği bir maçta Old Trafford'da sinyali verdiler; ertesi haftada Manchester City'i 3-1 ile darmaduman ettiler. Pochettino atamasından yalnızca bir iki hafta sonra, agresifce önde baskı yapan ve rakipten kazandığı toplarla gol arayan bir Southampton ortaya çıkmıştı. Aylar sonra taraftarlar da soğuk ama haklı Cortese'nin bir kez daha doğru kararı aldığına ikna oldular.

Gelişmiş kulüp yapısı ve Adkins'in bıraktığı miras Pochettino'nun çalışması için çok uygundu. Ama devraldığı bu hazır ortamda onu en çok şaşırtan Lambert idi. “Kariyerini öğrendiğimde Premier Lig'de daha fazla oynamamış olmasına hayret etmiştim. Birbirinden aşağı kalmayan pek çok özelliği var; uzaktan çok iyi şut çekebiliyor, iyi bir bitirici, iyi bir tekniği var fakat beni en çok şaşırtanı onun mentalitesi oldu.” diyordu Manchester City maçı sonrası. Rickie Lambert deyince ilk aklımıza gelen, onu farklı kılan özellik bu olmalı, kesinlikle.

Pochettino'yla formu en gözle görülür şekilde yükselen isim Jay Rodriguez'di. Lambert'ın gol adediyse, değişen rolüne bağlı olarak düşüş göstermişti. Southampton'ın geçen yılki kısırlığının (iyi oynuyorlardı, ama sonuç gelmiyordu. Savunmada açıklar, hücumda değerlendirilemeyen pozisyonlar) ofansif yöndeki çözümü olarak, onun üzerine Osvaldo takviyesi yapılmış durumda ve Puncheon'un yerine de fit bir Lallana geliyor. Bu üçlü ve arkalarındaki Wanyama - Cork (Ward-Prowse) - Schneiderlin oynama alışkanlığı kazanıp belli çalışılmış oyunları ezbere yapar hâle geldiğinde, Southampton yalnızca teorisyenlerin ve altyapı uzmanlarının favorisi olmaktan çıkacak. Özellikle geçtiğimiz yılın iki görünmez kahramanından (diğeri West Bromlu Yacob) biri olan Schneiderlin'in bu değişimden nasıl etkileneceğini görmeyi merakla bekliyorum. Schneiderlin - Cork ikilisi, oyun aklı ve birbirini tamamlama becerisi çok çok üst düzeyde olan, başlı başına bir Nigel Adkins başarısıydı.

Pochettino'nun Southampton'da yerleştirmeye çalıştığı felsefe üzerine incelikle yazılmış bir yazıyı şurada bulabilirsiniz:
 Pochettino and His Ball Winning Philosophy: An In-depth Analysis.

Pochettino bu yıl projesini bir adım öteye taşıyor. Transfere yüksek bedeller harcayarak Lovren, Wanyama, Osvaldo gibi çok değerli üç yeni oyuncu getirdiler. Bu isimlerin kadroya katılışıyla, oynanmak istenen çizgi savunmalı, ön alanda presli futbol için çok daha uygun bir ortam oluşmuş durumda. Açıkçası, başka şansları da yok. Cork, Wanyama, Schneiderlin'den oluşan ve ligin en iyi kesicisi Schneiderlin'in ön önde oynadığı bir takımdan başka ne bekleyebilirsiniz? Pochettino felsefesinin önünü tıkayan sorunların tespiti doğrultusunda ilerliyorlar.

Osvaldo transferiyle Lambert'ın geçirmesi muhtemel evrim daha da netlik kazanıyor. Hâlihazırda kanatlara açılma, geriden gelenlere duvar olma gibi takımı yukarı taşıyıcı özellikleri barındıran Lambert, yeni hoca sonrası özellikle Jay Rodriguez'le başarılı oyunlar kurgulamıştı. Aslen bir forvet oyuncusu olan Rodriguez'in sol kanattan başlayarak savunma arkasına koşuları veya tek paslarla karşı karşıya bırakılışları çoğunlukla Lambert'ın varlığı ve pozisyon alışıyla mümkün oluyordu. Lambert'ın kanatta başlamasının çok düşük bir ihtimal olduğunu hesaba katarsak Osvaldo'nun benzer bir rolü daha iyi şekilde üstlenmesi yüksek ihtimal gözüküyor. Pochettino, Lambert'ın bu görevden de başarıyla kalkacağından emin. “Rickie ne kadar entelektüel bir futbolcu olduğunu ve rekabeti sevdiğini bize tekrar tekrar hatırlatmaktan geri kalmıyor. Osvaldo'nun burada olduğuna sevindiğini düşünüyorum çünkü oyununu daha da ileri götürmesine yardımcı olacak.” diyor.

Hodgson'ın elinde Rooney, Sturridge, Welbeck gibi çok değerli forvetler olduğu kesin. Ama onun vazgeçemediği, arkadaşlarına pozisyon hazırlayan bir hedef forvet lazım olursa artık Zamora gibi figürlerden çok daha değerli Rickie Lambert'ı var. Üstelik gol de atıyor ve daha da iyiye gidecek gibi gözüküyor.

Hiç yorum yok: