2013/09/30

Chelsea'de yumurta meselesi

Mourinho'nun ikinci Chelsea dönemi nasıl başladı?
Hayatım Futbol 98. sayıda.

Sezona İngilizlerin şampiyonluk adayı olarak giren Chelsea'de küçük çaplı kriz var. Mourinho klasiği olarak yavaş başlamaları bekleniyordu ama 4 maç üst üste kazanamamaları şüphesiz ki sürpriz oldu. Stamford Bridge'de Basel'e mağlup oldular ve skor haricinde ortaya koydukları da henüz pek parlak görünmüyor.

Mourinho'nun yumurta benzetmesi, Mata'nın dışlanışı gibi popüler konular ışığında yeni Chelsea'nin ilk emarelerini dört başlıkta toplamaya çalıştık. Aslında durum o kadar da kötü olmayabilir.

1) Mourinho'nun yumurtaları

Mourinho, 6 sene önce Chelsea menajeri olarak katıldığı son basın toplantısında yumurtalardan bahsediyordu: “İyi bir omlet yapmak için kaliteli yumurtalara sahip olmalısınız.” Gazeteciler Basel maçı öncesi bu benzetmeyi hatırlattıklarında mutlu biriyle karşılaştılar. Mourinho'nun artık “taze, güzel yumurtaları” vardı.

Chelsea'nin maç kazanamadığı bu 4 maçlık süreçte, Mikel ve Mourinho 'olgun' bir takım olamamalarından yakındılar. Birbirinden değerli altı ofansif orta saha oyuncusunun yaş ortalaması 23 olan Chelsea'de, son yıllarda gençleşme politikası öne çıkıyor ve yumurtaların 'taze'liği de buraya bir atıf; fakat yapılan olgunluk vurgusu, ilk plânda yaşla ilgilenmiyor. Mourinho'nun ilk dönemlerinde bir takım olarak Chelsea'nin gol atamaması değil, kendi sahasında Basel'den 2 gol yiyecek kadar kırılgan bir takım olması esas sorunu teşkil ediyor. Bahsi geçen olgunluk, bu kırılgan yapıyla ilişkili. Hull City'e 2 gol atıldıktan sonra maçın öldürülmesi çokça sevinçle karşılanmış ve Mourinho Chelsea'sinin geri döndüğüne yorulmuştu fakat sonraki maçlar işlerin o kadar çabuk yürümeyeceğini ortaya koydu.

Chelsea'nin nispeten düşük skorlu maçları ve izleyenleri henüz tatmin etmeyen oyunu, Mourinho takımı gelişiminin kaçınılmaz bir parçası ve gereği. Mourinho o arada, Chelsea'nin henüz olgunlaşmamış kadrosundan kendi oyuncularını seçip bulmak zorunda. Dünyada en sevildiği yerde, İngiltere'de çalışıyor olmasıysa bu aşamada onun en büyük destekçisi. Chelsea maç kazanamıyor ve son iki yılın en iyi oyuncusu seçilen Mata kadroya giremiyorken, basında 'Chelsea krizde!' yazılarının dozu fazlasıyla yumuşak kalıyor. Düzgün bir üslupla “Niçin Mata'yı oynatmıyorsunuz?” sorusunu yönelten Jamie Redknapp, “Çünkü Chelsea menajeri Jamie Redknapp değil, Jose Mourinho” cevabını aldığında, sempatiyle karşılanan Mourinho olabiliyor.

Jose Mourinho yeniden, yenilmez bir Chelsea inşa edebilir fakat zamana ihtiyacı olacak.

2) “It doesn't Mata!”

Juan Mata sezonun ilk maçlarında oynamadığında, sakatlığı olduğu söyleniyor ve Konfederasyon Kupası yorgunluğu bahane ediliyordu. Öncesinde, Rooney'le takas dedikodularında adı geçmişti. Mesut Özil öncesi Premier Lig'in en iyi 10 numarası olan Juan Mata, iyileşip hâlâ ilk 18'e giremediğinde, Mourinho'nun bir açıklama yapması gerekti. Mata'nın yeni oyun stiline uyum göstermesini, top kaybedildiğinde daha istikrarlı olarak takıma yardımcı olmasını istiyordu. “Bu onun suçu değil, senelerdir savunma görevlerinden kayrılmış.” diyerek açık kapı bırakmayı da ihmâl etmedi.

Mata sonsuza dek takımdan dışlanmış değil. Fakat bundan böyle takıma girmek istiyorsa kanat rotasyonunu zorlaması gerekecek. Çünkü onun önünde tercih edilen Oscar, kadroda Kroos'a en çok benzeyen, Mourinho'nun aradığı 10 numaraya en yakın isim ve bu anlamda onun çok önünde. En son Fulham karşısında rakipten 7 kez top kaparak bu alanda maçın en iyisi olan, oyun içindeki akıllı koşularıyla takım arkadaşlarına alanlar açan ve Juventus maçında olduğu gibi beklenmedik gollerin adamı Oscar, çalışma etiği ve taktik disipliniyle tam bir Mourinho 10 numarası. Mourinho, ilk Chelsea rejiminde yaptığı en meşhur açıklamalardan birinde, 4-3-3'teki ekstra orta saha oyuncusuyla rakiplerin 4-4-2'sine nasıl karşı geldiğini söylüyor ve Premier Lig'i domine ettiğini ustalıkla anlatıyordu. Ligde 4-4-2 oynayan takımlar daha da azaldı; fakat her halûkarda, Oscar'ın takım şekline katkısı, gerideki iki oyuncuyla üçlü oluşturabilecek bütünlüğü ve kısa vadede, orta ikiliye defansif koruyuculuğu onu çok değerli bir parça yapıyor. Bir Real Madrid kıyası yapmak gerekirse, oyun stili daha çok Mesut Özil'e benzeyen, forvete daha yakın oynayan ve savunma görevlerinden azledilen çok yetenekli Mata'ysa takımı daha heterojen kılacak ve güçlü bir rakip karşısında önemli bir külfet oluşturacak. Forvetine yakın oynayan Özil'e karşı, Kroos'un homojenize ettiği Bayern orta sahası 3'e 2 üstünlükle Real Madrid'e üstün gelmişken; kendi takımı inşa etme peşindeki Mourinho, böyle bir elması kaçırmak istemiyor. Oscar, sadece Chelsea'de değil, Brezilya milli takımında da yıldızları birleştiren, onların arkasını toplayan en önemli parça konumunda; çok değerli bir takım oyuncusu.

“Yeni bir Casillas krizi mi?” demeden önce, meseleyi bir de Mourinho'nun ağzından dinleyelim.

“Ramires ve Oscar'ı kullanıp rakibi boğmak veya Mata'yı forvet arkasında değerlendirerek onun harika paslarından yararlanmak iki ayrı tercih. Oyuncuların, bizim oynamak istediğimize adapte olmalarını istiyoruz. Şu anda benim 10 numaram Oscar ve eğer bana Chelsea'nin bu sezonki en iyi oyuncusunun Oscar olmadığınızı söylerseniz, size kesinlikle katılmayacağım. Bir 10 numara olarak, bize ön alanda yaratıcılık getiriyor ve pres yapmamızı, daha iyi savunmamızı mümkün kılıyor. Bu durumdayken, ona rakip beklerini peşleme görevi vermek istemiyorum. Dünyanın en iyi 10 numaraları Brezilya'dan çıkıyor ve Brezilya milli takımında oynayan Oscar'ı ben de kendi takımımın 10 numarası olarak görmek istiyorum. Takıma girecek diğer iki oyuncu bu gerçekle yüzleşmek ve daha önce yapmaya hazır olmadıkları görevleri üstlenmek zorundalar. Chelsea'nin son yıllarda oynadığı futbolu beğenmiyorum, kulüp de beğenmiyor ve bunu değiştirmek istiyoruz. Farklı bir stil getirmek istiyoruz. Geçmiş geçmişte kaldı, bu benim için de geçerli. Sanki buraya ilk kez gelmiş gibi çalışmak zorundayım.”
3) Mourinho'nun adamları ve yeni eklenenler

Birkaç senedir futbolcu kimliği alt sıralara düşen John Terry ligde 5 maçta da forma giydi; Lampard kaldığı yerden devam ediyor ve takımın Lukaku'ya tercihi 32 yaşındaki Samuel Eto'o. Mourinho'nun eski öğrencileri, 'olgunlaşacak' takımda diğerlerinden bir adım önde gözüküyor. Lukaku'nun atacağı goller, Mourinho'yla telepatik olarak anlaşabilecek Eto'o'dan daha az önemli. Bu anlayışı Mourinho kayırıcılığıyla açıklamak da çok doğru değil. Oyuncuların vereceği katkılardan çok, Chelsea'nin tekrardan Mourinho takımı olmasına etki yapacak, takım bütünlüğüne katkı yapacak her hamle, diğerlerinden daha önemli görülüyor.

Oscar bir yana, yenilerden özellikle Schürrle'nin kilit bir oyuncu olması beklenebilir. Ronaldo gibi savunma görevlerinden kaçmayacağı da düşünülürse, kanatlarda başlayarak gol üretebilme ve kontra atak silahı olabilme özelliği, onu önemli bir oyuncu hâline sokuyor. Top tutma özelliği ve takıma sakinlik getiren oyunuyla Hazard da şu ana kadar takımın bankolarından. Mourinho takıma denge getiren, garanti oyuncuları diğerlerinden daha üstte tutacak ve tercihlerinin pek çoğu bu şekilde açıklanabilir. Heyecanlı David Luiz de Mata'yla beraber Fulham maçının ilk 18'ine alınmayan oyunculardandı, Cahill onun önünde görülüyor olabilir.

4) Orta saha nasıl şekillenecek?

Takımın geleceği hakkında pek çok konuda iyi niyetli ve belli açılardan öngörülebilir tahminler yürütebiliyoruz, fakat Chelsea'nin orta ikilisine gelindiğinde, işler pek de öyle yürümüyor. En iyi tahminimiz, Mourinho'nun birbirine yakın görevli, İngilizlerin tabiriyle box-to-box oynamaya müsait iki oyuncuyla uzun vadede şekillenmek istediği olabilir. Lampard ve Ramires'in Mourinho için fazlasıyla 'açık' bir ikili ve yeni transfer genç van Ginkel'in yine box-to-box özellikli bir oyuncu oluşu; diğer yandan, 185. maçında ilk Premier Lig golünü atan Mikel bu düşünceyi destekler gözüküyor. Fakat henüz fonksiyonel, kendi oyun stilini oturtamamış Chelsea'nin oyun biçimi, rakibe göre büyük dalgalanmalar gösteriyor ve ikilinin, savunmanın önünde çakılı kalarak fazlaca vakit geçirdiği de oluyor. Chelsea'nin orta ikilisi, mevcut durumda değişmeye en açık, en belirsiz bölge. Kalitenin de diğer bölgelere kıyasla daha düşük olması, bu sezon görüleceklerle beraber transfer önceliğini orta sahaya getirebilir.

Hiç yorum yok: