2008/08/14

Chelsea'de Oynamış Olmak Ayrıcalıktır (?)


Roman'ın birinci nesil* (son paragrafta devam edeyim) transferlerinin en pahalı & en çok girenler listesinde bir ara en üste çıkmış bir adamdı Mutu. Sonraları bu şerefli makamı Duff’a bıraktı. Tiago da halen oraları zorlayanlardan. Mutu’nun ilk (ve resmi olmasa da son) senesi gayet iyiydi. 22,4 milyonluk bir oyuncu muydu? Değildi belki, fakat dediğim gibi gayet de iyiydi. Hem zaten Chelsea kazık yese takacak bir takım değil. Morinyo'nun gelişiyle, takımdaki eski havasını, eski rolünü kaptıracak gibi oldu. Eylül'deki testleri geçemedi, kokain kullandığı anlaşıldı. Yerini tamamen kaybetti ve bir ay sonra da gönderildi. Morinyo adamı uyuşturucu kullanmaya kadar götürüyor. Aslında ne öcü ne de başka bir şey. Farklı bir karizması var deyip burayı kapatayım.

Bu yaz eski defterler açılmaya başladı. İlk davayı kaybetti ve Chelsea'ye 12 milyon avro (yurodan daha şık) ödemekle yükümlendirildi. Şimdikiyse daha bir hayvani. Tam 17.4 milyon! Bir futbolcuya verilmiş en büyük para cezası. Düz bir hesap yaparsak; Mutu'nun Chelsea'ye bonservis bedelsiz gelmesinin yanı sıra bir de üstüne para vermesi gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ben buna Roman'ın balı diyorum. İsteyen Mutu'nun dangalaklığı veya FIFA'nın hassasiyeti de diyebilir.

*Chelsea’nin transferlerini Roman öncesi-Roman sonrası diye ayırmakta fayda var. Hatta Roman sonrası da 1-2-3 diye ayrılmalı kesinlikle. Birinci nesil, kulübü satın almanın, bir an önce başarı istemenin verdiği heyecanla yapılmış ve aynı zamanda yeni ekonomik yapılanmanın kuvvetliliğini gösteren transferler. Mutu, Duff, Crespo, Veron. Ayrıca bir kişilik Doğu Avrupa kontenjanından Smertin (Daha sonra orayı Jarosik devr aldı.) İkinci nesil Mourinho izlerini taşıyor, hatta Mourinho’nun ta kendisi (?). Belli bir yaş aralığında (24-27), sisteme uyacak, Londra öncesi vasatın gayet üstü sayılan ama henüz yıldız olarak görülmeyen oyuncular. Üstüne bir düzine Portekizli. Drogba, Essien, Cech, Carvalho, Tiago, Ferreira. Değişmeyen tek şey dudak uçuklatan fiyatlar. Üçüncü nesil takımın ve takımın hedeflerinin ciddi şekilde büyümesi sonucu Roman’ın yıldız oyuncu transfer etme ihtiyacı duymasıyla oluşuyor. Sheva, Ballack buranın adamları. Kaka ve Robinho da onlara katılmaya hevesli. Peki bir dördüncü nesil olur mu? Sanmıyorum. İlla da olacaksa adı gerileme dönemi ıslahatları/transferleri gibi bir şey olur. Kaka’dan daha üstü mü var yahu? Mars’tan adam mı getirtecekler?

Hiç yorum yok: