2008/08/21

It doesn't make any sense!


Ben sorunun hep Eriksson'da olduğunu düşünmüştüm İngilizler için. Capello'yla yeni bir heyecan geldiği kesin, ama değişen bir şey yok. Acaip şeyler oldu bu akşam; Capello'nun taktiği sahiden bu mu bilmiyorum da İngiltere'nin düşüncesi, Beckham'a topu verip, açacağı ortalarda kafayla gol bulmaktı. Kafayla diyorum, çünkü 2315 ortanın hiçbiri Rooney'nin vole vuracağı, göğüsle alacağı şekilde gelmedi. Bu ortalarda Ujfalusi'yle kafaya çıkan da Defoe'ydi, Rooney'di; ikinci yarıda e hadi Heskey'di. Şaka gibi, Fransa-İsveç maçından da 5 gol çıktı. Fransa'nın İsveç'e 3 attığına mı şaşırayım, İsveç'ten 2 yediğine mi şaşırayım, yoksa bu ikisinin hazırlık maçında olmasına mı şaşırayım bilemedim.

Gareth Barry, vasatın çok altında oynayan Lampard'a ve pek hazır olmayan Gerrard'a rağmen bana fazlalık gözüktü. Fazlalık, sanıyorum en uygun kelime. Çocuğun oynadığı oyun iyi, fakat böyle iki üst düzey oyuncu varken bir üçüncü orta sahaya gerek yok. Onun oynaması, Gerrard'ın sol açıkta oynamasına neden oluyor aynı zamanda ki bu hem Gerrard'ın, hem sol açığın verimini düşürüyor. Bu konuya uzun uzun değindim daha önce. Hücumun verimliliği ve akıcı oyun oynanması açısından gerekli olan bu. Zaten oyun stilinizi oturtup, 'oynamaya' başladığınızda çoğu şey halloluyor (bknz. Arsenal). Yanlış bir ifade var. Galatasaray'ın gol sorunu var deniyor. Değil. Galatasaray'ın sorunu, oyun planını oturtamaması. İkinci yarı girilen pozisyonlar, Nonda'nın golü ve daha nicesi gösterdi ki, orta saha top yapabildiğinde Nonda istediği kadar kaçırsın (Çok üst düzey forvet olmasa da, Hakan'dan az kaçıracağı kesin) bu takım gol atabilir. Barry oynamadığında hem Gerrard göbeğe geçip maksimumla oynayacak hem de Cole sola geçip o koridoru yıpratacak. Çözüm bu. Rahat adam geçen ve sürpriz goller atabilen (bu önemli) bir adamın İngiltere 11'inde kesinlikle bulunması gerek. Cole-Gerrard-Lampard-Beckham-Rooney-Crouch benim kadro seçimim olur.

Kadro kağıt üstünde çok iyi fakat bu adamlar birbirlerini tamamlamıyor kesinlikle. Beckham'ı hücumda etkin kullanmak için top tutabilen, ortalara iyi karşılık veren bir forvet gerekir. Rooney'nin bunla alakası yok. Zaten sabit forvet değil, zaman zaman orta sahaya top almaya gelen bir oyuncu. Onu etkili kullanmak için bol bol bindirme yapan, yarım forvet oyuncularla beslemen gerekir. Ne Van Nistelrooy ne de Ronaldo İngiliz olduğundan çok ters bir durum bu. Lampard'la Gerrard da birbirine çok benzer oyuncular mesela. Gol atarlar, asist yaparlar; ama baktığında Deco gibi bir oyuncu da değillerdir; onlar daha çok orta sahada bel kemiği olan adamlar. Lider özellikli, oraları derleyen toparlayan. Ama hangisini keseceksin?



Şili maçına gelirsek, Terim döneminde oynadığımız en iyi hazırlık maçı gibi göründü bana. Makine düzeninde değiliz belki ama diğer kabus maçları düşünürsek savunmada hata yapmadığımız (ikinci yarının başını izlemedim, orada olduysa bilemem), ara ara düzgün ataklar geliştirdiğimiz bir maç olduğunu söylemek mümkün. Halil ve en sonunda Nuri'yi yeniden takımda görmek oldukça güzel. Sıra Yıldıray'da. Bu sefer daha düzgün bir takımla giriyoruz elemelere. İlk maç Ermenistan'la olacak ve muhtemelen politika futbolun önüne geçecek. Belçika'nın yeni jenerasyonu çok iyi, onlara çok dikkat etmek gerekiyor ayrıca.

***Ertesi gün şöyle iki yazı gelmiş: Rooney pours his heart out, but in the wrong places -- We're killing Gerrard by playing him left midfield.

Hiç yorum yok: