2008/09/28

Takım Olmak

2006 yazını hatırladınız değil mi? Üstünden iki yıl, berbat bir turnuva geçmiş olmasına rağmen hâla tadı damağımızda. Litvanya'yı açılış maçında yenmemiz, birkaç sene önce Machado'nun son saniye basketiyle yenildiğimiz Brezilya'yı çok hoş bir mücadeleyle yenmemiz, Slovenya'yı Engin'in el üstünden attığı iki üçlükle başlayan bir seri sonucu dize getirmemiz, berbat bir turnuva geçiren Ender'in mucizevi bi şekilde çevirdiği Litvanya maçı hala Milli Basketbol Takımımız adına hatırlamak istediğimiz sınırlı güzel anlar. Bütün bunları tarihimizin belki de en yetenekli iki oyuncusu olan Hido ve Memo'suz başarmak takım üzerindeki beklentileride yükseltmişti doğal olarak. Kimse pek dile getirmek istemese de Hido ve Memo'nun bu takıma iyi bir şekilde monte edilmesi durumunda İspanya’da şampiyon olabileceğimiz düşünülmüştür sanırım. Fakat yine olmadı ve beklentilerden uzak kaldık. Aslında hep sorun olarak gösterilen Hidayet ayakta kalan nadir oyuncularımızdan biri olmuş hatta İtalya'ya karşı efsane bir şekilde tek başına direnmişti ama en son Fransa örneğinde şahit olduğumuz gibi bir oyuncu tek başına bir takımı sırtlayamıyordu işte.Yine hayal kırıklıklarıyla kapatmıştık bir turnuvayı.

Bu yaz geçen seneden biraz farklı başladık işe.Takıma alınmamaları gerizekalılıktan başka birşey olmayan Kerem Tunçeri ve Ömer Onan takıma monte edilmiş, Hidayet NBA'in en çok gelişme kaydeden oyuncusu olmuş ve bir sene önce takıma liderlik yapabileceğini göstermiş, Ömer Aşık gibi NBA draftında seçilmiş parlak bir oyuncu takıma eklenmişti. Bir diğer farklılıksa Mehmet Okur'un oynayamayacak olmasıydı. Şahsen ben buna sevinmiştim. Nedenini ise birazdan açıklayacağım, çünkü yazıyı esas yazma sebebim bu! Hazırlık maçlarında pek iyi bir görüntü vermesek de eleme maçları başladığında 2006'dan izler taşıdığımız açıkca görülüyordu. Fark ne olursa olsun her top için mücadele veriyor, maçı kesinlikle bırakmıyorduk.Bunun sonucu olarak da 6da 6 yaparak Polonya'ya lider olarak gitme şansı yakaladık.

Eleme maçlarında yenilgi almadan bir büyük turnuvaya gitmek gayet güzel bir başarı. Grubumuzdaki takımların vasat olduğu gerçeğini inkar etmiyorum.Lakin takımın oynayış tarzı, kazanmayı alışkanlık haline getirmesi, Hidayet'in önderliği bizi gelecek yaz için umutlandırıyor. Bu yaz sakatlıklarından dolayı takıma katılamayan gayet iyi oyuncularımız da var. Onlardan "doğru" oyuncular takıma monte edilirse Polonya'da sürpriz bir başarı elde ederiz diye düşünüyorum. Ancak dediğim gibi doğru oyuncuların seçilmesi önemli.

Fransa maçı sonunda oyuncuların röportajlarını dinlerken Engin'in dedikleri bayağı bir dikkatimi çekti. Yanlış hatırlıyor olabilirim ama sanırım Mehmet Okur'la ilgili sorulan bir soruya "Her yaz takımın kimyası değişiyor,doğru kimyayı oturtursak Polonya'da iyi birşeyler başarırız" gibilerinden bir cevap verdi. Engin son derece terbiyeli ve düzgün biri olduğu için bu şekilde söyledi ama esas demek istediği –bence- Memo’nun takımın uyumunu bozduğuydu. Bunu yazarken de Memo’nun kişiliği hakkında yargıda bulunduğum sonucu çıkarılmasın sakın. Memo’yu severim,hatta takıma uyum sağlamasını çok isterim ama olmuyor işte. Allstar olarak her zaman övünebileceğimiz,üstünden 1.5 sene geçmesine rağmen hala gururlanabileceğimiz bir an yaşattı bize. Maçtan önce Türk bayrağını sahada görünce hepimiz ne kadar duygulanmıştık. Mehmet bence bu şekilde NBA’de bizi temsil ederek devam etsin ve daha yıllar boyunca bize gururlu anlar yaşatsın. Ilgauskas yanlış bilmiyorsam ömrü boyunca Litvanya formasını giymedi. Mehmet için de aynısı neden yapılmasın?

Ülke medyamızın biraz sapık olmasından dolayı herhangi bir milli başarısızlıkta ne denli spekülasyon yapıldığını iyi biliyoruz. Şayet Memo gelecek yaz takıma katılır ve yine bir başarısızlıkla karşılaşırsak eleştiriler geçen seferkinden de daha kuvvetli olacak.Bu ister istemez Memo’yu etkileyeceği için, iki tarafın da iyiliği adına bu radikal kararın alınması gerektiğini düşünüyorum. Umarım ben yanılırım ve Mehmet takıma katılırsa son derece başarılı olur. Yanılmaktan hoşlandığım sınırlı anlardan biri olur sanıyorum...

Uzun süredir üniversite işlerinden dolayı yazamadım.Bu yüzden de bir özür borcum var sanırım.

gica

Hiç yorum yok: