2014/05/23

Mancini kalsın!



Galatasaray'ın bu sezon gösterdiği performansın hayal kırıklığı olduğu ve geleceğe yönelik çok da umutlu çıkarımların yapılamadığı su götürmez bir gerçek. Ama bu bataklıkta Roberto Mancini'ye biçilen rol biraz haksız. Türk futbolunun ksenofobik yapısı ve Fatih Terim rejiminin son dönemlerinde ortaya çıkan derin sorunlara yeterince işaret edilememiş olması, bu durumun ortaya çıkmasındaki en önemli iki etken gibi gözüküyor.

Bugün yapılan eleştirilerin çok büyük kısmının doğrudan Mancini'ye değil, erozyona uğrayan futbol şubesine yapılması gerekiyordu. Bu kış transfer dönemi de dahil olmak üzere, son 3 transfer döneminin tamamında özensiz ve ihaleyi teknik adama yıkan transfer politikalarının izlenmesi, 'kendi pozisyonunda oynatılamayan oyuncular ordusu' takımın ortaya çıkmasındaki gerçek suçlu idi. Top rakibe geçtiğinde tüm takımın topun arkasına geçmesini isteyen Mancini'ye mi, yoksa oyuncuları alışık olmadığı yerlerde oynayan Mancini'ye mi kızdığımızı çoğu zaman bilmiyoruz. Belki de böyle bir ayırdın olduğunun dahi farkında değiliz.

Henüz Fatih Terim baştayken de rakibe kolayca gol imkanı tanıyan ve maçları çevirmek için şekilden şekile girmek zorunda kalan sezon başındaki takımı ne çabuk unuttuk? Alışık olmadığı iç oyuncusu görevinde oynuyan Selçuk İnan, geçen sezonun ikinci yarısından beri bu çıkmaza hapsolmuş durumda. Sneijder'in solda kullanılması eleştiriliyorken, Terim rejiminde merkezde oynayan Sneijder'in mi yoksa şu yapıdaki Sneijder'in mi daha verimli olduğu niçin tartışmaya açılmıyor? Terim'in, Semih'in partneri olarak Dany'i, Mancini'nin ise Hakan Balta'yı tercih etmesi, takım kimyasının ne denli bozulduğundan başka bir şey anlatmıyor aslında bizlere. Mancini, Balta tercihini 'takımda topu en iyi oyuna sokan stoper' şeklinde açıklarken, Dany de tüm beceriksizliklerine karşın önde oynayan savunma değerli bir parça olabiliyor. Aslında iki futbolcunun kalitesi de yeterli değil ve farklı futbol mantalitelerine sahip iki hocanın farklı çözümleri olarak takımda yer bulmayı başarıyorlar.

Mancini'ye dair hoşnutsuzluğun artışı esas olarak ligin ikinci yarısına denk geliyor. Oldukça başarısız geçen bir transfer dönemi; hocanın yerli oyuncu piyasasına yabancılığı, yurt dışından istediği oyuncuların alınamaması ve transfer komitesinin göz boyayan niteliksiz transfer girişimleriyle felaket bir şekilde noktalandı ve daha kötüsü, bir algı yanılması yarattı. Alınan oyuncular, Mancini'nin takımdaki mevcut sorunları çözmesine yardımcı olacak özellikte değillerdi ve yarardan ziyade Mancini'ye yeni bir eleştiri kanalı işlevi gördüler. Bunların dışında bir diğer kırılma noktası, Bruma ve Aydın Yılmaz'ın beklenmeyen sakatlıkları oldu. Amrabat'ın da çoktan Malaga'ya kiralanmış olmasıyla, Galatasaray'ın opsiyonları büyük ölçüde 4-3-3 formasyonu içine sıkışmış kaldı ve bu yapının alan parselizasyonunda yarattığı pek çok sıkıntıyla karşılaşıldı. İvedilikle stoper transferi isteyen ve muhtemelen bu fikirle Dany'nin gidişine izin veren Mancini'nin son günde Burdisso transferiyle karşılaşması, bu transfer döneminin en iyi özeti olabilir. Hocanın yerli pazarında daha iyi şekilde yönlendirilmesi ve yabancı transferlerinin de kesinlikle daha düzgün planlanması gerekiyordu.

Mancini'nin arayışları, sanki bu karışıklığın sonucu değil de esas nedeniymiş gibi sunuluyor. Bu arada, Mancini'nin kötü bir iş yaptığı noktasında birleşiyor, bu hocanın aurasını tartışmayı unutuyor ve takıma katabileceği değerler üzerinden değerlendirmeyi göz ardı ediyoruz. Esasında Fatih Terim'in Sneijder'le yakalayamadığı paralellik ve Mancini'nin sol kanatta dahi olsa, daha iyi bir oyun alanı yaratması üzerinden çok basit bir örneklemesini sunabiliriz bunun. Adı geçen Terim, Lucescu gibi hocaların tüm bu karışıklıklara karşın takıma şu ankinden daha çok puan toplatacağına ve 'daha az krizdeymiş gibi' göstereceği noktasında hemfikiriz. Lakin Mancini tam da bu noktada ayrılıyor. Daha lüks, daha eğitimli bir futbol vaat ediyor ve bunun yolları daha karışık. Eğer Mancini'nin iyi bir hoca olduğuna kendimizi inandırabilir ve 'aksiliklere rağmen Mancini' şeklinde bakabilirsek, Burak Yılmaz'ın daha iyi bir 'futbolcu' olmaya başlaması gibi detaylar ilgimizi çekmeye başlayabilir.

Bir sonraki transfer döneminin hata kaldırma lüksü yok. Ve Mancini'nin kendini biraz olsun sevdirebilmesi için, bu transfer dönemine ihtiyacı var.

Hiç yorum yok: