2014/05/09

Mucizeler mümkün!

Tick all the boxes!

Gus Poyet'nin başa gelişiyle toparlanma emareleri gösteren Sunderland, daha sonra bunu sonuca da yansıtmayı başarmış ve hatta ocak ayının tamamında yalnızca bir beraberlik alıp diğer tüm maçlarını kazanmıştı. Evet, hâlâ ligin dibindeydiler ama eksik maçlarını tamamladıklarında, orta sıralara tırmanmaları bekleniyordu. Sunderland, iyi futbol oynamaya başlamıştı. Bir alt ligde Brighton'a oynattığı pas futboluyla beğeni toplayan Poyet, 4-1-4-1 formasyonu içinde Ki Sung-Yueng'i önemli bir 'kontrol' oyuncusuna, Adam Johnson'ı hırpalayıcı bir kanada ve Fabio Borini'yi golcü bir kanat-forvete dönüştürüyordu. Fakat ne olduysa, Manchester City'e kaybettikleri Lig Kupası finalinden sonra olacaktı. Bir daha kazanamadılar. 5-1 kaybettikleri Tottenham maçıyla mağlubiyet serileri 4 maça uzarken, Poyet maç sonunda malumu ilam edecekti: “Sıralama bazen yalan söylemez. Artık ligde kalmak için bir 'mucize'ye ihtiyacımız var!”

Sonraki hafta, Everton kalesine 20 küsür şut gönderdikleri maç bir kez daha hüsranla sonuçlanacaktı. Poyet, artık işin içinden çıkamadığını dile getiriyordu. “Bu kulüpte bir şeyler ters gidiyor ve bunun ne olduğunu bir an önce bulmam gerekiyor. Her hafta, sorunun ne olduğunu bulduğumu düşünüyorum; ama hayır, belli ki hâlâ bulmayı başarmış değilim. Düşünüyorum da, Steve Bruce'un ikinci yılı niçin tepetaklak gitmişti? Martin O'Neill'da, Di Canio'da ters giden neydi? Şu anda ters giden ne?” Sunderland'in son 12 aydaki üçüncü menajeriydi. Kulüp bir türlü düzlüğe çıkamıyordu.

Mucize adam Wickham

Mucize çağrısına cevap, bundan 1 önceye kadar Leeds United'da kiralık oynayan Connor Wickham'dan gelecekti. Hem de ne cevap! Premier Lig'de Nisan Ayının En İyi Oyuncusu seçilen Wickham, 3 maça 5 gol sığdırırıyor ve Sunderland, rakip ayırt etmeksizin her önüne geleni bozguna uğratıyordu. Mannone'nin 88'de acemice yediği gol olmasa, Manchester City de ellerinden kurtulamayacaktı. Jose Mourinho, (Chelsea) kariyerinde iç sahadaki ilk lig mağlubiyetini Sunderland'den tattı. Cardiff City'i 4-0'la darmaduman ettiler. Ve son olarak, 1968'den bu yana ilk kez, Old Trafford'dan 3 puanla döndüler.

Connor Wickham.

Steve Bruce'un 3 sene önce 12 milyon pound'a transfer ettiği Wickham, Sunderland kariyerinde yalnızca 1 gol atabilmiş ve bir türlü beklentileri karşılayamamış bir futbolcuydu. Fakat 21 yaşına henüz basan bu genç için, Poyet'nin başka planları vardı. Onu Leeds'ten geri çağırdığı vakit, “Bir çözüm arayışındayız ve bu çözümün Wickham olabileceğini düşünüyoruz.” diyecekti. “Bizi ayağa kaldıracak, takıma yeni bir 'hava' getirecek birine ihtiyacımız var. Eğer böyle bir 'etki' yapmayı başarabilirse, çok büyük bir iş başarmış olacak.”

Kuşkusuz Poyet dahi bu kadarını beklemiyordur.

Devir mucize devri değil!

Geçen sezonu 17. sırada bitiren Sunderland, bu sene de bir şekilde, 'mucize'lerin yardımıyla, ligde kalmayı başarmış gözüküyor. Peki ama Poyet'nin sorusuna geri dönersek, kulüp niçin bir türlü yolunu bulamıyor? Diyelim ki, Steve Bruce ezeli rakip Newcastle'ın taraftarı olduğu bilinen bir hocaydı ve kendini kabul ettirmesi hiçbir zaman kolay olmayacaktı. O hâlde, çocukluktan Sunderland taraftarı olduğu bilinen O'Neill'a ne demeli? Açık ki, Poyet'in de işaret ettiği üzere kulübün sorunları bunlardan daha derin.

Temelde yatan sorun, Sunderland'in senelerdir stabil bir yönetim modeli kuramamış olmasından kaynaklanıyor. Kulübü satın aldığı günden bu yana elini taşın altına koymaktan çekinmeyen Amerikalı başkan Ellis Short da, başarısız Bruce ve O'Neill denemelerinden sonra artık 'Kıta Avrupalı' bir yönetim modeline geçilmesi gerektiği fikrini paylaşıyor. Bu anlayışla başa getirilen Paolo Di Canio ve onla paralel çalışan futbol direktörü Roberto de Fanti gerçekten felaket seçimler olmuşlardı. Poyet'se böyle değil. Bu karmaşa içinde devraldığı takımı çok geçmeden felsefesine uygun bir yapıya dönüştürmesi ve en sonunda dipten çıkarması, onu bu sezonun en önemli performans gösteren menajerleri arasına yükseltiyor.

Manchester United maçından bir sekans (üzerine tıklayın).
Sunderland, Gus Poyet'nin başa gelişiyle ne oynadığını bilen ve keyif veren bir takıma dönüştü.  

Önümüzdeki sezon, onu çok daha zor bir görev bekleyecek. Artık 'sorunun ne olduğunu' tam olarak anlayabilmesi ve doğru temeller üzerinde yükselen bir Sunderland inşa etmesi gerekiyor. Kendinden önce gelenlerin hataları üzerinde durmak, gerçekten de iyi bir başlangıç olabilir. Danny Welbeck, Danny Rose gibi kiralık oyuncuların üzerinde yükselen ve bunların ertesi sene geri dönmesiyle ciddi bir 'kimlik kaybı' yaşayan Bruce rejimi örneğin... Borini ve Ki'yi kaybedecek Poyet'nin, bu soruna doğru bir şekilde yaklaşabilmesi son derece önemli olacak. Esasında buradan, Sunderland'in kadro yapısının önemli bir dinamiğine de geçiş yapabilir. Oyuncuların büyük kısmı kendini ispatlama gereği duymayan, orta-kalitedeki Premier Lig oyuncularından oluşuyor, ve bunun değişmesi gerekiyor. Martin O'Neill'ın acı deneyimlerinin hatırlattığı üzere, çok iyi bir yarım sezon, iyi bir ikinci sezon planlayıcısı olacağınıza garanti değil. Poyet ilk testi geçti ama asıl meydan okuması bundan sonra başlayacak.

7 yorum:

Adsız dedi ki...

Hocam sizce Larsson Poyet ve Sunderland için gelecek sezon ne kadar önemli ?

Adsız dedi ki...

" kendini ispatlama gereği duymayan, orta-kalitedeki Premier Lig oyuncuları" tanımlamasına Larsson'da dahil mi ?

guner dedi ki...

Yok, Larsson'u onlar arasında saymadım.

O'Shea, Wes Brown, Bardsley.. gibiler böyle. Larsson hiçbir zaman takımın en önemli oyuncuları arasında olmadı; skorer yönü de zayıftır örneğin, ama oyuna etki edebilen, değerli bir oyuncudur. Poyet'nin tarzına uyuyor, tutmak isteyeceklerini düşünüyorum; fakat yerine daha iyileri gelirse çok da ısrarcı olmayabilirler. Kısacası, önemli oyuncu ama vazgeçilmez değil.

Bunu Türkiye dedikoduları için soruyorsun sanırım. Çok yönlü, iş ahlakı iyi, teknik bir orta saha oyuncusu; bence bir şekilde katkı verir. Sadece beklentiyi düşük tutmak lazım, rol oyuncusu olarak mükemmel.

Unknown dedi ki...

Peki Steven Fletcher ve Altidore gibi oyunculardan verim alınamamasını neye bağlıyorsunuz?

guner dedi ki...

Fletcher sakat zaten? Çok iyi bitiricidir, bu flick-on oyunlarını da iyi yapıyor. Ama sürekli sakat, onun sorunu o.

Poyet fizikli, sırtı dönük oyun oynayabilen forvet istiyordu. Wickham'ı geri çağırırken de bu tip şeylerden bahsetmişti zaten. Altidore'un sorununu hakkaten bilmiyorum; sene başında Di Canio kaosunda kaybolup gitmişti adam, servis alamıyordu hiç, ama sonra Poyet gelip epeyce üzerinde durmuştu. Bir türlü gol atamadığından da psikolojik bir baskı oluştu; Wickham böyle bir çıkmazda çok değerli oldu keza.

Şöyle bir şey var eskilerden: http://www.goal.com/en-us/news/66/united-states/2014/02/04/4595353/gus-poyet-supports-jozy-altidore-as-sunderland-striker-seeks

Unknown dedi ki...

Fletcher konusunda şu an için demiyorum. Sezonun ilk yarısında baya süre aldı fakat hep beklentinin altında kalmıştı.

Bir de bir sorum olacak size; Premier Ligi ne zamandan beri düzenli bir şekilde takip ediyorsunuz? Eskiye dairde sormak istediklerim var. :)

guner dedi ki...

Blogun yazilmaya basladigi yil diyebiliriz ona. NTV yayinlarindan beri izliyorum, ama su anki kadar yakindan takip etmiyordum.