2013/03/30

Ancelotti anlatıyor: 4-3-1-2


Önsöz niyetine bir kısım yazıyorum, önsöz okumaktan hoşlanmayan direk italik bölümü geçsin. Adı üstünde, önsöz işte.

Alessandro Zauli'nin "Soccer: Modern Tactics" kitabından (2002 basım) bir parça aktaracağım. Kitabın alt başlığında da yazdığı şekliyle, "İtalya'nın değerli hocaları 180 durum etrafında oyunu analiz ediyorlar." Her şablona ayrı bir bölüm ayrılmış ve bu şablonların en bilinen uygulayıcılarının ağzından artıları/eksileri aktarılmış. Buna, oyun hamurunun girebileceği şekiller -alttaki Alamet-i Baklava linkine bakın- de diyebiliriz.. Lippi'nin 4-3-3'ü ve Novellino'nun 4-4-2'yi anlatışı da benim için aynı ölçüde keyifliydi; onlar da başka vakte.

Taktik yazılarında tek bir şeyi anlatma değil, alt mesajlarla oyuna bakışı genel anlamda genişletebilme amacı güdüyorum; Ancelotti'nin seneler öncesinden söyledikleri bu anlamda da değerli olabilir. Olayların iç yüzüne dair arkaplanı olan bir anlatım sunulmadan tamamen terminolojiye yüklenildiğinde kavramların içi boş kalıyor, ve yalnızca orada kalıyor. Belki alakasız, ama bu tip aktarımlar sonrası genişleyen bir oyun görüşü ve örneğin niçin Brezilya milli takımında ve Real'de 'kısmen' zayıf tek forvetlerin tercih edildiği ve çok daha değerli hücum oyuncularının kanatta kullanıldığının anlaşılması gibi şeyler asıl kazanım olabilir. Ferguson kritik maçlarda Ronaldo'yu ileride tek bırakıyorken bu Real'de niçin çok daha az sıklıkta oluyor veya Fred tek yönlü kalıyorsa, niçin Hulk orada ikinci tercih oluyor? Bunun gibi. Çok da şık sorular olmadı belki bilmiyorum, ama bu sabah bunun üzerinde bir karara varmıştım, ilk aklıma gelen oldu. Sosyal mesaj kaygılı bu paragrafı fazla uzatmadan ve sıkmadan noktalayayım.

Esas olarak Galatasaray'ın çok beğendiğim şekillerden biri olan baklava ile neler yapabileceğini anlatan bir yazı yazmak istiyorum fakat bunun için nereden başlayacağımı henüz bilemedim. Bu yazı ve daha öncekilerin toplamı hiç değilse bunun için alt okumalar olsun. Ben de belki bir ara Galatasaray'a el atarım.

Daha öncekiler demişken,


Baklava oynadığı sezonu 103 golle bitiren -rekor- Chelsea'nin o sezonundan en iyi 10 gol. 
http://www.youtube.com/watch?v=z8J8gqb-cD8

Bulabildiğim en iyi video bu oldu; iyi okunursa, baklavanın benim için en büyük getirisi olan orta sahalara verilen özgürlük ve sonucunda alınan verim, görülebilir. Belki ofansif bekler ve çift forvet kullanımının yararları daha çok öne çıkıyor; lakin benim için orta saha bu şablonun en önemli artısı ve 'farkı' bu.

*          *          *

Şimdi top Ancelotti'de. 

"Bir devrimciye ihtiyacımız var."
Carlo Ancelotti koçluk yolculuğuna İtalya milli takımında Arrigo Sacchi'nin yardımcısı olarak başladı. 95-96 sezonuna gelindiğinde ilk kez birinci adam rolüne soyunuyordu. Ancelotti'nin Reggiana'sı ilk sezonunda Serie A'ya yükseldi. Ertesi iki sezonda Parma'da görev yaptı. 98-99 sezonunun şubat ayındaysa Lippi'nin koltuğunu devralarak Juventus'un başına geçti.

4-3-1-2 şablonuyla alakalı ne söylersiniz?
Bu bizim Juventus'ta kullandığımız şablon. Fakat bunun iyi bir şekilde uyarlanması lazım, böylece her bir oyuncumuzun yeteneklerini en iyi şekilde gösterebiliriz.

Bunu niçin tercih ediyorsunuz?
Çünkü bu bize kanatları farklı bir şekilde kullanmamıza olanak sağlıyor. Geçtiğimiz sene kanatları kullanırken çok daha statik idik. Aslına bakarsınız geçen sene oyunumuz genel olarak daha statikti ve oyunu merkeze yığıyorduk. Bugün çok daha tahmin edilemez bir takımız ve oyunu enine ve dikine oynama konusundaki ayarı çok daha iyi yapmış durumdayız.

Avantajlarından bahseder misiniz?
Söylediğim gibi, kanatları çok daha dinamik bir şekilde kapatıyoruz/savunuyoruz. Çünkü hücum sırasında oyuncuların durmaları gereken belli bir pozisyonları olmuyor.

Peki sorunları neler?
Bazen bu düzensizlik kanatlardaki rakibi sıkıştırmada sorun yaratıyor veya savunma haline geçtiğimizde beşinci oyuncuyu kullanmamız mümkün olmayabiliyor.

Bu durum oyunun çok hızlı aktığı zamanlarda size sorunlar yaratabilir. Hücumdan savunmaya geçişte hazırlıksız yakalanabilirsiniz...  (Alamet-i Baklava, dağılan United -Güner)
Elbette... Fakat eğer savunma oyuncularımızdan birinin marke edeceği bir rakip yoksa, öne çıkıp orta saha oyuncularımıza katılabilir. Eğer rakibin orta saha oyuncusu geride kalıyorsa boştaki savunma oyuncumuz diğer savunmacılarla geride kalacaktır; rakip öne çıkıyorsa, o da bizim orta saha oyuncularımızın yanına katılır.

Forvetlerinizin orta üçlüye yardım etmesini, savunma pozisyonunda onların arasına girmesini tercih eder misiniz?
Hayır. Çünkü savunma pozisyonundayken onları daha çok koşular yapan oyuncular olarak düşünüyorum. Ama elbette ki defansif aksiyon sırasında onların da görev alacağı bölümler var.

Nasıl?
Eğer rakip üçlü savunma uyguluyorsa, üç oyuncumuz bu üç savunmacıya karşı pozisyon alır. Eğer dörtlü oynuyorlarsa, oyuncularımızdan biri  -rakibin yaptığı yan paslar sırasında- merkezde topu alması muhtemel orta saha oyuncusuna yaklaşır. Diğer iki forvetimiz iki stoperle kalır.

Hücum sırasında nasıl bir yol izliyorsunuz?
Sahayı enine kullanma işi, ofansif yetenekleri olan iki bek tarafından ele alınmalı. Bu aynı zamanda sağ iç ve sol iç oynayan oyuncular için de geçerli, zaman zaman kanatlara kaçıp oralarda rahat hissedebilecek oyuncular olmalı. (sağ kanat ve merkez rollerinin melezi sağ iç, muhtemelen Hamit için biçilecek en iyi rol. Gerek merkezde alan bulup uzaktan şutlarını çekebiliyor, gerek zaman zaman kanada açılıyor ve sürekli kanatta bulunup oyunu kısırlaştırması gereği de yok. Keza Selçuk da çok daha fazla etki edebilir -Güner. Bir dahakilere Güner yazmıyorum, küçük, italik notlar bana ait) Eğer ne beklerimiz ne de iç oyuncularımız bunu başaramıyorsa forvetlerimizden biri kanatlara açılmalı ve üçüncü bölgede yer alan oyunculardan bir diğeri de ona yakın pozisyon almalı. Şunu söylemem gerek: top bizim yarı sahamızdayken 'yönetmen'imiz savunmanın hemen önünde oynattığımız oyuncudur. (Milan'da Pirlo, Chelsea'de bir ara Deco'yu denedi, PSG'de Veratti) Karşı yarı sahadaysa 10 numara olarak gördüğümüz bu işi yapar. Bu durumun nedeni, savunmanın önünde oynattığımız bu oyuncunun defansif görevler yüklenmesi ve oyunu geriden kurmaya yardım zorunluluğu olmasıdır. Sağ iç ve sol iç oynattığımız diğer iki orta sahanın aksine bu oyuncu çok fazla dikine ileri çıkışlar yapmaz. (Galatasaray'daki en büyük fark bu. Bizim en gerideki orta sahamız Melo, oyun kurma rolüyle değil, temizleyici rolüyle öne çıkıyor. Dolayısıyla Galatasaray'ın baklavası da daha agresif ve Ancelotti'ninkilerden daha direk) Ön alandaki oyun kurucunun (10 numaranın) karakterinden yararlanmasını iyi bilmesi gerekir -savunma arkasına önemli koşular yapan bir forvet varsa bu koşuları değerlendirebilmek gibi-

Karakter derken neyi kastediyorsunuz?
Her zaman olduğu üzere, teknik kalite (özellikle hücumda 1'e 1 pozisyonda yapabilecekleri) ve taktik kalite (blokların arasına girip rakip savunmanın şeklini bozma, arkadaşlarına pozisyon hazırlama gibi). Ayrıca forvetlerimden birinin hızlı diğerininse güçlü olmasını tercih ederim (Biri Drogba - Burak mı dedi?).

Şimdi bunu ters çevirelim. Rakip bir yalancı forvetle oynuyor (10 numarayı düşünün ya da)...
Eğer dörtlü savunma uyguluyorsak, savunmacılardan biri özellikle bu oyuncuya dikkat etmeli. Üçlü oynuyorsak 1'e 1 pozisyonları oynamayı bilmeliyiz.

Antrenmanlar sırasında ofansif ve defansif motifleri nasıl oluşturuyorsunuz?
Bir pozisyonun ilerlemesini sağlıyorum ve ardından oyuncuların defansif şekle geçmelerini sağlıyorum; bu hâldeyken çoğunlukla karşı taraf topa sahip oluyor. Bunun nedeni, oyuncuların neler yapmaları gerektiğini bilmeleri.

Ofansif kısma gelirsek, genellikle sayısal avantajımızın olduğu durumlar oluşturuyorum. Şunu da söyleyeyim: şablonun bir sınırlama olduğunu söyleyenlere katılmıyorum.

Neden böyle söylediniz?
Çünkü bir hoca oyuncularının nerelere hareket etmelerini isteyeceğini söyleyebilmeli ve onlara net açıklamalar yapmalı. Bunlar, yetenekler için bir rehber olur; fakat neticesinde bu durumları zenginleştiren de yeteneklerin ta kendisi olacaktır.Yine de bir 'rehber' kesinlikle gereklidir.

Sizce bir maç sırasında şablonu değiştirmek yararlı olur mu?
Eğer o takım nasıl yapacağını biliyorsa, evet. Elbette 4-3-1-2'den 4-4-2'ye dönmek çok fazla sorun teşkil etmeyecektir.

Futbolun geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Oyuncuların kendilerini gösterebileceği boş alan azalıyor. Takımların defansif şekilleri oldukça iyiye gidiyor. Biz İtalya'da yaratmaktan çok kısıtlama üzerine gelişmeye çalışıyoruz. Farklı oynayabilmek için hocaların üzerinden baskıyı alabilmeliyiz. Hocalarımızın kalitesi gerçekten çok iyi fakat her zaman için uzun süre çalışma fırsatı bulamıyoruz. Bunu değiştirmek için bir devrimciye ihtiyaç var.

5 yorum:

neverlong dedi ki...

Bu taktikle rakip stoperleri 2'ye 2 yakalayabilirsin. Ama diğer yandan boşta kalan rakip bekler büyük bir tehdit değil mi? Bu iki rakip beki, orta sahadaki sağiç ve soliç oyuncuları karşılasa baklavanın orta sahadaki kalabalığı kaybolur. Karşılamasa, bu sefer rakip bekler orta çizgiye kadar ilerleyip oyuna genişlik katabilir ve sizin beklerinizi patlatabilir. Galatasaray örneğinde, biraz pas yapabilen bir rakip, Riera ve Eboue üzerine 2'şer adamla giderek ciddi üstünlük sağlayabilir. Tabi tersi durumda, yani kontrol Galatasaray'da kalırsa Burak-Drogba'nın ilerde 2'ye 2 olması avantaj yaratacaktır.

Bence Türkiye'deki rakipler zayıf olduğu için bir derece iş yapabilir bu taktik. Ancak rakibin patlatması oldukça mümkün olan kör noktaları çok.

guner dedi ki...

Uzun olmuş ,ikiye bölüyorum. Tekrar da okumadım, yazım hatası varsa affola.

Orası kesinlikle öyle, özellikle Alamet-i Baklava yazısındaki Manchester United örneğine baktıysan birebir öyle oluyor. Baklavayı uygulamak biraz daha sabırlı bir oyun istiyor veya Galatasaray gibi daha direk oynandığında en gerideki oyuncu oyun kurucudan ziyade çapa gibi bir şey oluyor. Savunma pozisyon alışları oyuncuların topun olduğu alana yaklaşmasıyla sağlanıyor; yani işte 4-2-3-1 oynadığında zaten tek bir çizgi boyunca gidip gelen iki oyuncun kanadı savunurken burada bekine iç oyuncun yaklaşıyor ve iç oyuncusunun eski yerini de diğer iç oyuncusu dolduruyor. Yani aslında senin dediğin gibi orta saha dağılmıyor doğru uygulanırsa; top soldaysa orta saha sola kaymış oluyor. Veya örneğin bekin önü açıkken iç oyuncusu ilk planda yaklaşmıyor; tehlikeli bir alana geldiğinde ancak yaklaşıyor. Bu geçişleri kolay yapabilmek topa daha fazla sahip olmayla birebir paralel; çünkü topa sahip olup ileriye yerleştikçe zaten oyuncular birbirine daha yakın oluyor ve rakibi sıkıştırmak daha kolay. Bunu Ancelotti'nin Chelsea'si iyi uygulardı; yavaş yavaş orta saha civarına yerleşmiş olurlardı savunma oyuncuları veya kendi yarı saha alanlarına yerleşip kanatları savunurken örneğin beke Ballack/Lampard yaklaşırdı vs. Bunun tam tersinde yeni kurulan bir takım olan Aston Villa çok büyük açık veriyordu ki o da yine Alamet-i Baklava yazısında geçiyor.

Bu Galatasaray için şöyle önemli: Galatasaray'ın mevcut kadrosunu daha iyi kullanacak bir şablon yok. Yani 4-2-3-1 de dizilelim dersek oyuncuların tamamından istenen verimi kesinlikle alamayacağız ve böyle olunca belki 4-2-3-1 daha iyi makine düzeni sağlasa bile toplamda baklavadan daha iyi olmayacak. Birinci etken bu. Bu birincinin şöyle alt başlıklarını açıklayayım. Mesela Sneijder'in solda kullanılamayacağı ve Burak'ın da sağ açık olarak kesinlikle ceza sahası civarından uzak kalacağı, onu bugüne getiren yapıdan uzaklaşacağı açık. Üstüne Burak'ın savunma geri koşuşlarında da bizi çok fazla beklentiye sokacak bir yapısı yok. Üstüne, bu durumda sol açık olarak kimi oynatacağız veya orta ikilide her halükarda Melo/Hamit/Selçuk'dan biri açıkta kalıyor. Baklava şablonu takımın en değerli oyuncularını bir arada oynatabilmesinin yanında onları en verimli mevkilerinde de kullanıyor: Burak forvet, Sneijder 10 numara ve kesinlikle çok önemli olarak Hamit iç ve Melo en gerideki kesici olarak. Şablonun bu kadar çabuk verim vermesi oyuncularına bu kadar uymasından. Dolayısıyla her şablonda olumlu ve olumsuz etkenler olduğunu hesaba katarak, Galatasaray'ın yapacağı bunun üzerinden eksiklerini kapatmak olabilir. Bunun sadece Süper Lig için yeterli olduğunuysa katılmayacağımı söylemem gerek. Real Madrid gerçekten çok üst bir takım olduğu için elbette bu açıklar daha çok göze batacak ama örneğin Schalke gibi kalbürüstü takımlar karşısında bir olumsuzluk yaratmayacaktır. Çünkü getirileri, Galatasaray'ın uygulayabildikleri kesinlikle daha fazla. İkincisiyse baklavanın bu anarşik/oyunculardan beklentiye giren yapısı aslında Galatasaray gibi bir takıma uygun; yani zihinsel açıdan. Takım, taraftar, hoca zaten bu yapıya uygun. Bundan da besleniyor. Ama tabi bunu önemli bir argüman olarak sunmuyorum; sadece yeri gelmişken söylemek açısından. Esas birincide söylenenler, esas büyük olanlar ve gerçekten ikna edici olanlar bunlar ve belki Galatasaray 1-2 ay önce uygulamalara başlayabilmiş olsa bugüne gelinen alışılmışlık hücum gücünü çok başka bir noktaya taşıyacaktı. Ayrıca savunmak gereken noktalarda, kesinlikle şahane bir savunma şablonu olan 4-4-2ye dönme (taktikler arşivinde Porto'yla alakalı bir yazı vardı, orada bir şeyler yazmıştım daha geniş olarak) kolaylığı bir diğer artısı; Ancelotti'nin de belirttiği gibi. Şablonun kendi başına dönme kolaylığı yanında Galatasaray'ın bunu uygulama geçmişi ve çok basit olarak 1453 değişikliğiyle savunabilen/kontra atak yapabilen hâle geçebilişi.

guner dedi ki...

Mesela son olarak şunu söyleyeyim. Galatasaray Real Madrid'e karşı nasıl oynamalı, bildiği gibi hücum mu etmeli, rakibe göre ayarlama mı yapmalı vs bunlar konuşulacaktır illa ki. Veya şunu du söyleyebiliriz, bir dönem Türk milli takımı harikalar yaratırken biz kaos futbolunu çok iyi oynuyoruz muhabbeti vardı. Aslında bunun bir arkaplanı var ve böyle boş değil. Yukarıda dediğimin aynısını savunuyorum; bu şekilde ofansif oynamak takımın rakibi karşılamasında en iyi uygulama olabildiği için bunu uygulamalıyız. Real Madrid bu sene Barcelona'ya üstünlük kurup kapanan orta sıra takımlarına yenilirken (bu da alttaki Modric yazısı) CL'de net olarak Man United ve Dortmund dominasyonu vardı. Bunu nasıl başardılar, yöntem aynıydı. Dortmund aslında kendi bildiğini yaptı; yani kanatlarda gidip gelebilen ve topu hücuma da taşıyabilen değerli oyuncuları vardı ve aynı şekilde Man United geride bekleyip özellikle Welbeck'in şahane oyunuyla Xabi'yi kitledi. Böyle olduğunda Real kitleniyor, özellikle Man United ilk maç ikinci yarısı. Dortmund kendi oyunu Real için başlı başına antitez iken Man United'ınki bir tercihdi; bu şekilde oynayarak Real Madrid'e karşı kendi genel sistemlerinden daha iyi bir yöntem buldular. Düşünsene, Rooney başlasaydı muhtemelen (Sir'ün de açıkladığı gibi) Xabi çok daha fazla alan bulacaktı veya United daha fazla topa hükmetme daha fazla ligdeki gibi oynamak istese muhtemelen Real'in çok ciddi kontra atak gücüne yenik düşecekti. Önemli nokta şu: Man United bu geçişi yapabilecek bir kadro derinliğine sahip. Galatasaray da kendi şablonları içinde önemli geçişler yapabiliyor; ama bu formülü uygulayamaz. Bu şekilde iki kanat oyuncusu veya Xabi'yi veya Modric'i, kurucuyu kitleyecek bir ön alan oyuncusu da Burak'la Drogba'dan birini kesmek olacak. Evet belki Umut bunu başarabilir, ama Burak ya da Drogba'yı kesecek kadar önemli olabilir mi bu? Neticesinde bu rakibe göre ayarlama takımın karşı tarafı yıpratabilme gücünü arttırmayacak. Galatasaray kendi sisteminde belki evet Real'e çok ciddi açık verecek ve gol yiyecek ama bu yanlış yapmış olacağı anlamına da gelmiyor. İkinci Schalke maçındaki gibi oyunculardan maksimum konsantrasyon ve özveri bekleyeceğiz ki bu başka bir şablonda da değişmeyecekti ve mümkünse daha çok yiyip daha çok gol atarak elemeye çalışacağız. Ön üçlünün Real'i ciddi zorlayacağı muhakkak; eğer orta içli de savunma pozisyon alışlarını iyi yapabilirse, neden olmasın? :)

neverlong dedi ki...

Anladığım kadarıyla sorduğum zaafiyetleri yaşamamak için oyuncuların çok hızlı ve sık bir biçimde pozisyon değiştiriyor olması gerekiyor. Yani senin de dediğin gibi oyun içi geçişler çok önemli. Bunu yapabilecek oyuncu kalitesi, yabancı oyuncular sağolsun, Galatasaray'da var. Semih, Selçuk, Burak, Hamit gibi yerli oyuncular da bu oyun mantığını başarabilecek çaptalar. Dediğin gibi bu oyuncu grubu, bu teknik direktör, mevcut özel koşullarda baklava iş yapabilir ama yine dediğin gibi takımın o geçişleri yapabilir hale gelmesi en az bir kaç ay zaman ister. Öte yandan antrenmanlar kaliteli olmazsa, o hale hiç gelinemeyebilir.

Ancak genel olarak Türk futboluna baktığımızda akıcı oyun oynayacak pozisyon bilgisi ve karar verme özellikleri futbolcuların ciddi eksiklikleri olarak görünüyor ve bu taktiğin uygulanmasını zorlaştırıyor.
(Bu arada 442 ile ilgili Porto yazısını arşivde bulamadım)

guner dedi ki...

Taktikler etiketini eklememişim, hata bende.

http://hayat-yuvarlaktir.blogspot.com/2011/08/eskimeyen-dortlu-blok.html