2009/08/25

Yerinde sayan Liverpool, ve Aston Villa?

Blog bir süredir özel olarak Aston Villa’yı anmıyor, ama ancak ikinci yarısını izleyebildiğim (ilk yarıda insanlar Fener maçını izlediler haliyle) şu güzel skorlu maça yer ayırmamak olmaz. Geçen sezonun tamamında iki yenilgisi olan Liverpool, bu sene aynı sayıya üç maçta ulaştı. Geçen seneki gibi keskin olmadıkları görülüyor, fakat büyük maç özelinde görülecek bazı yeni sorunların dışında genel sorunlar geçen senekilerden farkı değil. Nedir bunlar? Kadro darlığı, ikincil oyuncuların birincileri tamamlayamaması, üçüncüllerle uçurum olması, oyunun gidişatını değiştirecek, takım oyuncusundan farklı oyuncu varlığı. Büyük maç özelinde Lucas’ın niteliksiz oyunu sahne almıştı sezonun ilk maçında, Xabi’nin eksikliği, bence, hissedilmişti. Bu sene ilk 4’ü zorlayacak takımlar arasından Everton’ı artık siliyorum, çok sevdiğim Tataroğlu Bilyaletdinov'u almalarına rağmen bunu yapıyorum (bu sene için). Tottenham, Manchester City’den bile daha iyi gibi ve Aston Villa da dolaylı olarak bir takip yapacaktır. Liverpool, Tottenham karşısında oyun üstünlüğünü yitirdi ve maçı bu şekilde kaybetti. Belirttiğim gibi Tottenham, hiç de fena takım değil. İşte böyle maçlar senede en fazla 3-4 kere olabilir, eğer takım ciddi bir krize girmez, güven problemi yaşamazsa. Üç büyük takım ve diğer üç takım, bazı özel durumlara bağlı olarak bu takımlara karşı oyun üstünlüğü yitirilebilir. Liverpool’un geçen seneye göre güçsüz yanlarının olduğu buna mukabil güçlü yanlarının da olduğu, misal sezonu en az 5 gol-5 asist bitirir dediğim Glen Johnson’ın varlığı göz ardı edilmemeli. Bu 3 maçta 2 mağlubiyet durumu çok net yansıtmıyor ama aynı zamanda bir uyarıdır da. Hani dedim ya, takım oyuncusundan farklı oyuncu diye, Xabi onlardan biriydi. Arbeloa da kendi çapında böyle bir oyuncuya dönüşüyor gibiydi, ama görünen o ki ondan çok daha iyi bir oyuncu alınmış: Glen Johnson. Gerçekten iyi ve çok da güçlü. Dün ondan daha iyi oynayan Nigel Reo-Coker (NRC)’dan top alışları vardı ki, aman aman. Hücumcu sağ bek deniyor, işte Brezilya’dan Dani Alves çıkıyor, İngiltere’den Glen Johnson, ülkenin futbol karakterine göre değişiyor.

Lucas’ın hücum setlerine bir katkısı olmadığı gibi oyunun ilk başlangıç anlarında pas kurgusunu ayarlama işinden de kaçıyor, top rakibe geçtiğinde de Mascherano’nun tamamlayıcısı gibi oluyor. Orta saha üstünlüğünü ele geçirdiğinizde o kadar da sorun değil, Xabi’nin şutlarını ve skora katkı özelliğini ararsınız sadece, bence o kadar da olur. Liverpool’un iki pozisyonda etkileyiciliği arttıracak oyuncuya ihtiyacı var her şeyden önce, kulübeyi güçlendirmeden de önce. Orta saha sol kanatta ve Xabi’nin yerinde oynayacak faydalı oyunculara ihtiyaç var. Babel ile sorunlar çözülebilse, Liverpool’un ofansif çeşitlemeleri kesinlikle artacak, bir kere yeni ve bir farklı oyuncu katılacak setlere. Liverpool, Benitez döneminde kanattan akın eden forvet oyuncusu kullanmadı. Bir başka artısı şutları olur. Oyuncuyu son 20 dakikada oyuna alıp git şut at diyemezsiniz, maç içinde kendiliğinden olur. O iki mevki şu an için idare ediyor, fakat tekrarlıyorum, idare etmesi ne bu 2 mağlubiyetin nedeni ne de başka çoğu maçta sorun yaratacak. Büyük maçlarda sorun yaşanacaktır. Bununla beraber takımın kalitesi de düştü. Kesinlikle böyle. Ama Aston Villa, Tottenham’dan farklı bir takım ve Villa’ya kaybettiğiniz maçları fazla kafaya takmamanız, arada olur öyle şeyler deyip geçiştirmeniz gerekir. 2 mağlubiyet fazla kafaya takılmamalı derken de aslında en sonda buraya bağlayacaktım.

Aston Villa bir şekilde skor üstünlüğünü ele geçirdiği zaman veya avantajlı taraf gibi oynadığında çok çok iyi bir takım. Takım karakteri böyle. Bununla beraber takımın kendine güveni geliyor, takım içi disiplin geri geliyor, aksi takdirde, takımın genç oluşu ve liderden eksik oluşu bu durumda kesinlikle etkili, herkes silikleşiyor, biraz da vur gitsin futbolu oynanıyor. Mağrur bir takıma sahibiz, bunda Martin O’Neill da yöntemleri de mutlaka etkili. En sonunda, istenilen ama mümkün olmayan dizilime dönüş yapılmış. Şu kadro, eksiksiz şekilde hedef maç kadrosu. Rakip üstüne geldiğinde gol yemeyecek, o konsantreyle kornere çok daha dikkat edecek, oradan gol arayacak, ayrıca Young’ın-Gabby’nin hızına güvenecek, Milner’dan farklılıklar bekleyecek bir takım bu takım. Aston Villa hafta içi 2-0 kaybedip elenebilir de. 5 maç üst üste izlemeden takımın ruh halinden tatmin olmam. Bu arada Martin O'Neill ve Rafa Benitez belli yönlerden benzerlik gösteren hocalar. Sevenleri çok, sevmeyenleri de bir o kadar. İkisi de transfer işinde sınıfta kalmışlar, yöntemleri acaip. Bazı marifetleri var, hatta bayağı da iyiler. Sorulan soru aynı. Bu takımlar daha da iyi olamaz mıydı?



Voronin'in varlığı bir yönden sorun yaratıyor. Genel kanı gibi ben de Liverpool forvet rotasyonunun yeterli olduğunu düşünmüyorum. Forvet oynayabilecek oyuncuların hiçbiri o pozisyonun gerekliliği yetilere sahip değiller. Voronin forvet arkası, El-Zhar açık oynar. Forvet de oynayabilirler pek tabii ama sanırım verimsiz olurlar. Torres'i yedekleyecek oyuncunun Nicolas Anelka olmasına gerek yok, Voronin kalibresinde uygun özellikli bir oyuncuya kesinlikle ihtiyacı var Liverpool'un. Emile Heskey çok iyi olurdu, bir yedekleyici olarak. Andriy Voronin kurtarıcı olarak bir orta saha elemanın yerine girdiğinde Gerrard orta sahaya yaklaşmak, daha geride oynamak zorunda kalıyor. Böylece Lucas'ın yerinde Gerrard, Gerrard'ın yerinde Voronin oynuyor; skora katkı yapma amaçlı değişiklik, en önemli skor silahınızı daha geride oynamaya hükmediyor. Voronin de aynı Benayoun gibi Gerrard'ı dinlendirme amaçlı kullanılabilir, ama eğer sonradan oyuna girecekse Gerrard'ı kısıtlamadan yapılması gerekir. Ya orta sahayı Masch'a emanet edeceksiniz bir şekilde, ya da verimsiz olan sol taraf oyuncusu yerine girecek.

2 senedir geliştirilen oyun düzeni emrolunduğunda -geride bekleyen, az ama öz pozisyona giren düzen- ve layıkıyla uygulandığında, yenilmesi çok zor bir takım Aston Villa. Dün Liverpool çok denedi, yüksek konsantrasyonda oynandığından kimse hata yapmadı. Insua farklı bir şeyler denedi, içeriye daldı, Torres’e çıkarttı, Torres golü yaptı. Golün öncesinde benzer bir pozisyonda Insua’nın rolünde Glen Johnson vardı, sanırım yine Torres’e çok güzel bir pas çıkarmıştı. Bir de Kuyt’ın direkten dönen topu var, Shorey’nin kontrolündeydi. Cuellar-Davies etraflarını kapatan takımdaşları da olunca taş gibi stopere dönüşüyorlar; ne havadan ne yerden, hiç top bırakmadılar. Yine de değişen bir şey yoktu, rakibin ceza sahası kadar önlerine gelmesine müsaade edildi, doğrudan karşılamalar orada başladı, bir anlamda savunma yapan herkes o alana yığıldı ve kaos futbolunda stoperler çok etkili oldular. Dün güçlü bir orta sahası vardı Aston Villa'nın ama takımın orta saha karakteri gereği, rakibi bozan bir orta saha değildi bu. Baktığınızda Sidwell-NRC harika oynadılar, Petrov da iyiydi ama buna rakibi geride bekleyerek ulaştılar. Yani ek bir orta saha oyuncusunun eklenmesi, nicelikteki artışla, daha iyi bir organizasyonu beraberinde getiriyor ama oyun karakteri, geride bekleme devam ediyor. Downing'in gelişiyle, kanatlarında Downing-Milner olan bir takımın rakibi bozabilmesi gerekir, umarım bunu da görürüz. NRC'yi çok beğendim, işte ondan istenen bu. Dinamik, oraya buraya koşan, alan kapatmaya uğraşan oyunculuğunun yanında hücumlara nitelikli katkı verdi bugün, birinde de çok güzel bir penaltı kazandırdı, takıma maçı kazandırdı. Nur inmiş bir oyuncu olarak bilinir, hakeme itirazdan sarı görmesi beni sevindirdi. Bunlar hep güzel gelişmeler. İkililer bazında Sidwell-NRC ve Petrov-Delph şeklinde iki farklı tercihim olduğunu söylemiştim, bu konudaki düşüncem aynı. Petrov'un yerine kim oynar derseniz Delph olabilir. Petrov belki de kadrodaki en iyi orta saha oyuncusu, ama fayda da kesinlikle önemli ve sanki en faydalısı NRC-Sidwell oluyor. Delph'in içinde bulunduğu düzen daha sıradan maçlara uygun olacaktır, çünkü Delph orta sahanın en hücumcu elemanı olacak, Sidders-NRC'nin önünde oynayacak ve pek çok şey katacak olmasıyla beraber takımın sertliğinden bir şeyler götürecek. Bir süredir haber alınamayan Gardner de NRC'nin yedeği olur. Tabi Petrov'un sağlığı el verirse hemen her maçta ilk 11 oynayacağını düşünüyorum, o yüzden bunlar hep birer acaba.

Tekli forvete geçince harika bir forvet hattı oluştu aslında. Gabby, Carew ve donkey Heskey. Eğer Heskey de kadrodaki herhangi bir oyuncu muamelesi görecekse, bence kadronun geri kalanına göre forvet hattı çok da şişkin değil. Bir kere bu adamların hepsi tek forvetli düzende en verimli oluyorlar. Gol atmak veya sahada daha fazla görünmek ayrı bir şey, ama daha verimli oluyorlar. Dünkü maçta kimse Gabby'e gol dayatması yapmadı, takımın iyiliği uğruna bazı sorumlulukları vardı ve kendisinden istenenler zaten en iyi yaptığı işlerdi: oraya buraya koşmak, zaman zaman orta sahayla bütünleşmek, top tutmak vs. Onu ikinci forvet oyuncusu gibi kullandığınızda skor anlamında daha büyük beklentilere girilmiş oluyor fakat Gabby tam anlamıyla öyle bir oyuncu değil. Gayet iyi bir forvet, ama golcülük konusunda geliştirmesi gerekenler var. Carew an itibariyle takımın en iyi oyuncusu, en faydalı oyuncusu da ayrıca. Sağlıklı olduğunda genelde her maç gol atar, top tutar, top dağıtır, ceza sahasına ortaları gole çevirmede genelde sorun yaşamaz, böyledir. Heskey'i biliyoruz, antipatik görünmediği sürece (bu durum Heskey'nin kendisinden kaynaklanmıyor) yine çok değerli bir oyuncu.



Zatyiah Knight'ın gidişini bir türlü kabullenemedim. Vakt-i zamanında o da gidebilir dediğim oldu bu adama, ama o zamanki beklentiler farklıydı. Herkes sandı ki iki yeni stoper alınacak, öyle olunca, Knight gitsin dedim, her şeyi yapmasına rağmen bu adamı pek beğenemedim. Aston Villa taraftarıdır ve hiçbir zaman da berbat oynamamıştır aslında. Biraz Mustafa Sarp gibidir, her şey tamam, ya kalitesi? Mustafa abiye buradan tebrikler, şu performansıyla Zatyiah'lıktan çıkmış gibi. İşte Zatyiah böyle bir adamdı. Ligin başlamasına 2 hafta kala hala transfer yapılmayınca çok değerli bir elemana dönüştü. Ben baştan beri Cuellar-Davies ikilisini savunuyorum, Cuellar'a bir şans verilmesi açısından. Ama sandım ki Laursen'in üzerinde bu kadar durulunca savunmaya gerçekten para harcanacak. Değilmiş. Bakın Barry hakkında böyle düşüncelerim yoktu, onun yerinin doldurulmayacağını falan biliyordum, çünkü öyle bir oyuncu yok piyasada. Demek ki defans için de tercih buymuş. Knight o saydığım özellikleriyle harika bir dördüncü olacaktı, böyle bir konuma gelmişti. Pencerenin kapanmasına 1 hafta kala, takım daha rahat hareket edecekti, Portsmouth da Distin için 3 yerine 5 isteyemeycekti. Çünkü herkes biliyor ki defans transferi konusunda takımın eli kolu bağlı. Başkan Lerner'ın daha kısıtlı bütçeyle ilgili açıklamaları da var, o zaman kimi alıp kimi gönderileceğine karar vermek daha bir önemli. Daha önce buna pek dikkat edilmedi, çok para harcandı, değdi mi, tartışılır. Knight yeni bir defans gelene kadar pek tabii idare ederdi, güven veren bir oyuncuydu, çok kaliteli olmasa da. Zaten dördüncü defanstan daha fazla ne bekleyebilirsiniz? Ligin başlamasına iki hafta kala, 4 milyon pound'a Bolton'a gönderildi. Şimdi alınacak Distin daha pahalıya gelecek ve acaba Knight'tan da o kadar iyi mi? Distin çok daha değerli bir oyuncu, kalite bazında daha çok aranılan adam. Ama Distin, Knight'ın da olduğu bir takımda yer almalıydı. Gelse dahi, ki ben Hart'ın izin vereceğine ihtimal vermiyorum, bir oyuncu açığımız olacak halen. MON muhtemelen Beye'yi de stoperde kullanmak istiyor ve bu şekilde bir yeni stoper alıp transferi kapatacak. Knight'ın gönderilişi dünyanın en büyük hatası değildi, ama anlamsız, gereksiz ve en önemlisi, zamansızdı. Olur da antrenmanda stoperlerden biri sakatlansa, onun yerini alacak oyuncu Ayala veya Semih Kaya kontenjanından Ciaran Clark olacak. Daha bununla beraber yaratıcı orta saha bağırışması var, Tuncay halen Championship'te. Takıma hakkaten derinlik katacak adamken, 4-2-3-1'den dönme 4-4-1-1 oynatacak adamken Tuncay, bir dönem de takımın gündemindeyken, şu an hiçbir yerde yazılmıyor. Madem maddi açıdan sıkışık haldeyiz, Downing'e verilen paraya yazık, hakkaten yazık. Son olarak şunu söyleyeyim, Knight'ın kaldığı takımda stoper tercihim Wheater olurdu, hala da o olur.

Hiç yorum yok: