2008/07/28

Mutluyum, Mutlusun, Mutlu


Yapacak bir şey bulamadım, sarılıyorum yine klavyeye. Sıcak da bastırdı. Yarın da sular kesiliyor. Pöf. Bayadır da girmiyorum bir şeyler, bloga hala arada tıklayan da var mı bilmiyorum ama oradan buradan yazıcam bir şeyler. Başlığa da düzgün bir şey bulamadım, neyse uzun zamandı istiyodum bunu yazmayı.

Trt 3 bu aralar çok harika yayınlar yapıyor, şöyle 21.30'a doğru balkona kuruluyorum; açıyorum Roland Garros finali, açıyorum Ivanovic-Jankovic maçı açıyorum Nadal. Hep tennis yayını yapıyorlar. Daha önce var mıydı bilmiyorum, ama iyi alıştırdılar.

Civilization-Football Manager-Virtua Tennis kombinasyonunu aynı anda yüklemiş olduğumdan ara verdim sanıyorum. Onu da not düşeyim yani. Bir de o ilk baştaki heves kaybolunca yazacak bir şey de istemiyor insan. Yarın da eserse bu şekilde, sanıyorum ligler, olimpiyatlar başlayıncaya kadar götürürüm. O aralar sanmıyorum ki elim gitmesin.

NTVSpor da oldukça iyi bu aralar. Kanalın açılışı için daha uygun bir zaman bulamazlardı: Euro2008+Beijing. Bir şey olsun olmasın günde 3-4 kere açıp bakıyorum mesela. 17-19 arası yayınlanan spor merkezi programına Gürcan Bilgiç tarzı adamlar çağırmayı bırakıp olimpyiat yolcularını aldılar. Oraya da bi alkış.



Fener'in yeni sezon formaları şahane. Bence Türkiye'ye gelmiş en iyi set. O Bayern tadındaki sarı beyaz forma nedir öyle. Beşiktaşı zaten geçtim; sponsor yerine Sinan'ın kafayı koysalar daha ilgi çekici forma olur ama Galatasaray'a falan da baya fark atar bu formalar. Tuttuğum takım da olsa pek beğenmiyorum zaten kaç senedir formaları; bu seneki oranj gibi değişik formalar yapılmalı bana kalırsa. O 2000'deki formalar harikaydı. Düz sarı-kırmızının dışına çıkılmalı. Sarı-kırmızı veya sarı-lacivert renk kombinasyonları bence çok kötü zaten, işte onların dışına çıkıp da bir şeyler eklediğiniz zaman anlamlı oluyor. Mesela Fener düz lacivertin ortasına kalın bir sarı çizgi yapsa harika forma olabilir.

Geçenlerde İtirazım Var'da şov vardı. Punkçı kızlar götürdü ortalığı. Fıs Fıs çok fena. Baya zaman geçti gerçi bunun üzerinden. Ama yine de yazasım geldi, öyle bi bölümdü şayet.

Aurelio'ya ayıp etti Azize. Yahu düzgünce açıklama yapıp futbolcumuzu kaybettiğimizden dolayı üzgünüz, verdiği hizmetler için teşekkürler gibi şeyler gevelemiyorsun. Yeri doldurulumaz bir oyuncu değil elbet, her oyuncunun yeri doldurulabilir bir şekilde; ama gidince kıymete bindi ne demek. Olmuyor yani, Demirören yapsa neyse. Adnan Polat Chairman of The Year'a en büyük adayım. Meira falan ne güzel transferdir öyle. Bir de düzgün forvet alındı mı, oh oh.

İspanyolların spordaki başarıları tavana vurmuş durumda. Her dalda götürüyor adamlar. Futbol-basketbol-tennis ve daha bilmediğimiz amatör dallar... Şimdi Tour de France'ı da bir İspanyol kazandı: Carlos Sastre. Milenyumun başlarında biz de böyleydik futbol ve basketbolda ama o atılımı yapamadık işte. Adamlar Barcelona '92den sonra 16 yıl içinde liderliğe oturdular belki de.

Basketbol milli takımının maçı var Perşembe günü Amerigo'yla. NTVSpor veriyor yine. Saat 15'te. İzlemek lazım Wade'i, Melo'yu, Kobe'yi. Kanada'ya showtime yapmakla dream team geri dönmüyor. Ha bu arada mağara adamı Fatih Solak da yeniden kadroda. Of of. Ömer Aşık çok talihsiz sakatlık geçirmiş sanırım, 2 ay yok. Amerika karşısında izlemek hoş olurdu, hele İbrahim Kutluay'ın bir maç sonrası Sonics'ten anlaştığını düşünecek olursak.

Londra Grand Prix'i ne kötü şeydi öyle yahu. Yarışanların yarısı kendi adamlarıydı. Onların yarısı da vasatın altı sporculardı. Usain Bolt şöyle parlattı biraz, fakat genel olarak tatmin etmedi. İsveç daha bi keyif verdi.



Roman illa ki karıştıracak ortalığı. Geçen Guardian yazdı, Kaka aylık 1 milyon alacak orduya katılırsa diye. Yahu allah cezanı vermesin, zaten popüler takımsın; ne gerek var böyle şovlara. Elinde Ballack-Lampard-Deco var, Kaka'yı n'apacaksın. Hadi Robinho'yu anladım, Kalou'yu oturtacaksın da bu ne alaka yani. Bosingwa sakatlanmış, oh olsun. Karıştırıcı demişken Liverpool da bir köşede dursun. Barry'i evirip çevirip Birmingham'da bıraktılar; bi takımın sembol ismine yapılacak iş mi bu? Xabi'ye talip çıkmayınca eyvallahı çekmeleri lazım, halen kesin bir şey de demediler. Barry'i halen bekletiyorlar besbelli. Bi cengaver çıkıp almaktan vazgeçtik dese, Barry de yeniden kendini mental olarak hazırlasa... O parayla da Robbie Keane'i alacaklar deniyor. Adamın canına tak etmiş anlaşılan, şampiyonlar ligi görmek istiyor. E bi de ufaklıktan tuttuğu takım. Fakat Rafa'nın ısrarını anlamakta güçlük çekiyorum, çift forvet oynamayacaksa paraya yazık. Yedek için fazla lüks. Tabi eğer çift forvet-dörtlü orta sahaya dönerse Babel-Kuyt-Torres-Keane'li canavar hücum hatları olur, orası ayrı.

Newcastle deluanlısı Joey Barton bugün tahliye olmuş. 74 gün yatmış içerde, umarım kendine gelmiştir diyorum. Hiç haz etmem, çirkef, danduni herifin tekidir. Takımda Kezman rüzgarı estirebilecek de bir adam; tez vakitte ligin yeni üçlüsünden birinin yolunu tutacağını düşünüyorum ben. Guthrie'yi aldılar zaten, Emre'den sonra o da gidince sorunlu oyuncu sayısı bire düşer. Ameobi'yi diyorum.

Sunderland transferin hızlı ismi. Chimbonda-Tainio gibi nokta transferler yaptılar. Tainio'nun sanıldığından daha güzel bir oyuncu olduğunu düşünüyorum ben, Tottenham'da oynayan adamın değeri düşüyor genelde. Robinson-Lennon-Bent-Defoe tezime uygun gördüğüm örnekler. Chimbonda'yı da zaten biliyoruz. Harika transfer. Denilene göre Diouf da yolda. O da gayet iyi olur, şayet olursa. Arada kanatta, arada forvet arkasında, arada Jones'ın yanında kullanırlar. Derin ve dengeli bir kadrosu var takımın. Yani şimdi Diouf transferi bitince bakıyorum, hiç bir pozisyonda eksik yok gibi gözüküyor, ilk 11 başlayacak belli, onun yedeği belli. Şu mevki çok iyi, şu kötü diyemiyorum. Roy Keane'e de ayrı bir takdir gerekiyor bu durumda.



Everton da bayadır satacaktı keltoş Johnson'ı, onlar da muradlarına erecekler yakında. Wigan alacaktı bir ara, sonra Amr Zaki'yi aldılar; Fulham yönelmiş ve işte denilene göre 13 milyona bitmiş transfer. Bence Everton çok iyi iş yapmış. Aldıkları para çok iyi. Johnson da pek formda değil, zaten pure forward hiç değil. Anichebe'yi deneyebilirler, promising forward olarak. Fulham'a anlam veremedim. Gera'yı da aldıktan sonra hücuma dönük-saldırgan 5'li orta saha önünde tek forvet oynarlar diyordum. Yapmadılar. Andy Johnson tek forvette en son düşüneceğim isimlerden. Hoş olmamış, en azından o parayı daha düzgün birine verebilirlerdi; Bent'e mesela. Johnson deyince Kuyt tipi bir oyuncu geliyor aklıma ve o tür oyuncuları da pek tutmuyorum açıkçası.

Aston Villa-Arsenal-Everton hamle beklediğim takımlar. Arsenal'le Everton'ın orta sahası boş, Villa'nın da kadrosu çok kısıtlı. Bouma da sakatlanınca öyle kaldık işte, Cahill-Ridgewell gibi adamlar vardı önceden, tam kıvamında yedek adamlar; öyle birileri yok. Ya da Carew sakatlandı diyelim, ne yapacak o zaman O'Neill? Zigic yazıldı bir ara İngiltere'de, gelse çok iyi olurdu mesela. Mançester'in kırmızı olanı bir türlü forvet alamadı, fiyat fazla geliyor. Mavi olanının da kalecisi triplerde; Hughes'un Friedel'i alma girişimine anlam veremiyor Hart. Aslında ben de veremiyorum, elinde Şumaykıl ve Hart gibi iki genç düzgün kaleci varken. Böyle genç kaleciler de kolay kayabilir, ikinci bir Robinson vakası olmadan toparlanması şart. Friedel Villa'ya, Robinson Blackburn'e gitti. Tottenham da PSV'nin Gomes'i alacak. 20 kulübün 6'sı yeni kaleciyle giriyor sezona.

Bir de Lig TV yayın haklarını almış sanıyorum ligin, bu durumda Fox Sports yine yayınlayacak mı Digiturk'te, bilmiyorum. Yayınlanmazsa çok kötü olacak ama. Sopcast'e falan kalıcaz büyük ihtimalle. Şu spor dolu yaza yakışmayacak bir hareket.

Hiç yorum yok: